30 Haziran 2007 Cumartesi

Kum Fırtınası

Yemen insanlarından,şehirlerinden, mimarisinden, doğasından, tarihinden sonra havası ile de bir sürpriz hazırlamıştı. Sıcak bir öğleden sonra Marib’te otelden dışarıya çıktığımızda gökyüzünde iki renk vardı. Gri, mavi, kızıl tonları daha önceden bildiklerimdi ama kahverengi ilk kez görüyordum. Gökyüzünün yarısı masmavi ve güneşliyken, diğer yarısı kahverengi olmuştu. Kum fırtınası geliyor dediler. Rüzgar, yağmur, kar tamamdı da, kum fırtınasını sadece filmlerde görmüştüm. Bir gözüm sürekli havanın kahverengi tarafında olacakları beklemeye başladım.





Biz mavi kısımda olduğumuz sürece hiç bir sorun yoktu ama Marib’in biraz dışındaki Güneş Tapınağına gittiğimizde, peşimizden gelen kahverengi bizi de içine aldı. Acımasızca esen kum tanelerinden korunmanın yolu kaçmaktı. Yüzümü tamamen eşarpla sarıp arabaya kadar öyle gidebildim. Giysiler, kameralar, ayakkabılar, çantalar her yer bir anda ince bir kumla doldu. Kar fırtınasından pek de bir farkı olmadığını düşündüm, bir anda etrafı bir kahverengilik sardı ve herşeyin üstünü örtmeye başladı. Yolu da kapamaya başladığı için araba ile ilerlemek bile zordu.



Otelde ise durum daha faciaydı. Bir an için havalandırmayı çalıştırmak gafletine düştüğümde oda anında ince bir kum tabakası ile kaplanıvermişti. Üstüm başım, saçlarım, burnum, yüzüm, gözüm, kulaklarım her taraf kum doluydu ve otelde ince ince akmaya çalışan soğuk sudan başka su yoktu. Semiha duş almak için banyoya girmişti ama ancak saçlarını durulayabilmesi için bir şişe su bulabildik o kadar.


Kum fırtınası neredeyse bütün gece sürdü. Sabah otelden ayrılırken ki görüntü her yeri kaplamış ince bir kum tabakasıydı. Beraberinde getirdiği tüm olumsuzlıklara rağmen, farklı ve keyifli bir deneyimdi.

Not:İlk fotoğraf Semiha’dan ve fotoğraflarda filtre kullanılmamıştır.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

1796’da bugün, bilinen en eski pasaport verilmişti. Francis Marie Barrere adlı kşiye ABD tarafından düzenlenmişti. Bay Barrere, pasaportunu bazı yabancı ülkelerdeki hukuki işleri için almıştı. Pasaport, bir devletin, vatandaşlarına yurt dışına çıkma izni verdiğini gösteren bir belgedir ve kökeni çok eski zamanlara dayanmaktadır. Mısır firavunları, başka ülkelere gönderdikleri elçilere veya habercilere, içine adı kazınmış oval taş verirmiş. İngiltere’de de, Magna Carta’dan sonra, pasaporta benzer bir doküman kullanılmış.

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Acaba bu vize çilesi ne zaman başladı? Herhalde Bay Barrere bizim gibi vize kuyruklarında çile çekmiyordu. Sevgiler