15 Haziran 2010 Salı

Ganden Manastırı

Tibet’teki son günümüzde 4400 metre yükseklikteki Ganden Manastırına gittik. Lhasa’dan yaklaşık 45 dakika uzaklıkta ve bir değişiklik olarak yol asfalt ve oldukça güzel. Ana yoldan ayrılıp, manastıra ulaşmak için tırmanmaya başlayınca yol tekrar toprak ve bozuk bir hale döndü.


Ganden sanırım Tibet’te beni en çok etkileyen yer oldu.1417 yılında kurulmuş manastır sadece dağların ve gökyüzünün olduğu bir yere, bir dağın yamacına inşa edilmiş ve karşıdan inanılmaz görkemli bir görüntüsü var.

Ganden aynı zamanda Dalai Lama’nın bağlı olduğu Gelugpa tarikatının merkezi, bu yüzden Çinliler, manastırın politik önemini de göz önüne alarak, burayı yıkmak için oldukça uğraşmışlar. Önce top ateşine tuttuktan sonra, tek tek binalardan kalan taşları ve briketleri aşağıya atmışlar. O koca topları Lhasa’dan buralara kadar getirdiklerine göre Ganden’i ortadan kaldırmak Çinliler için gerçekten önemliymiş. Tarikatın kurucusu Tsongkhapa’nın mezarı da burada bulunuyor. Ancak zavallı Tsongkhapa’nın öldükten sonra başına gelenler , hani denir ya pişmiş tavuğun başına gelmemiş. Yüzyıllardır mumyalanmış olarak burada huzur içinde yatan Tsongkhapa’nın bedeni Çin işgali sırasında önce parçalanmış sonra da yakılmış. O olaydan sonra bir rahip tarafından kurtarılabilen birkaç kafatası parçası ve külleri üzerine bugün yeni bir mezar yeri yapılmış durumda.

20 yüzyılın başlarında 6000 rahibin yaşadığı söylenen manastır, 1959 ve 1966’daki yıkımlardan sonra tekrar inşa edilmiş. Bugün bu manastırın yüzyıllar boyunca Tibet toplumunda yerine getirdiği eğitim çalışmalarının devamı için, bir benzeri Tibet’in sürgündeki hükümeti tarafından Hindistan’ın Karnataka kentinde kurulmuş. Bugün yaklaşık 13.000 kişinin dini eğitim aldığı bir yer olarak biliniyor.

Burası gezdiğimiz tüm manastırlar içinde en rahat dolaşıp fotoğraf ve film çekebildiğimiz bir yerdi. Bizimle birlikte manastırı gezen bir haylide yerli hacı vardı. Tahminen bir kiloluk paketler halinde satılan yak yağından birer kaşık, Buda heykellerinin önünde duran büyük şamdanlara koyuyorlardı. Sanırım yıllardır adanan bu yağlardan dolayı, Tibet’teki tüm manastırlar ve tapınaklar çok yağlı. Yağ kokusu beni çok az yerde rahatsız etse de, pek çok yerde yerler yağdan dolayı oldukça kaygan ve dikkat edilmesi gerekiyor.

Manastırın binaları arasında dolanırken, yakınlarda bir yerden gelen konuşmalar ve el çırpma sesleri üzerine sesin geldiği yöne doğru ilerliyorum. Ağaçların gölgeliklerine sığınmış rahip adayları felsefe tartışması yapıyorlar. İzlemesi oldukça ilginç. Öğrencilerden biri karşısındaki arkadaşına bir soru soruyor, sonrada hadi sıkıysa bil bakalım gibilerden ‘çak’ ellerini karşısındakinin gözüne sokarcasına bir kez şaklatıyor. Eğer sorunun yanıtı biliniyorsa, o da kocaman bir el şaklatma eşliğinde geliyor. Öğrenciler ikili gruplar halinde bu çalışmayı yapıyorlar, ne sorduklarını, nede cevaplarını anlamak mümkün olmasa da seyretmek yine de çok eğlenceli..