1 Şubat 2013 Cuma

Rabat'dan Fez'e - Volubilis, Mevlay İdris

 Sabah Rabat’dan Fez’e yola çıkmadan evvel otelde güzel bir sabah kahvaltısı yaptık. Fas’da kahvaltıda genellikle ekmek yerine ufak krepler ve yufka kızartmalar geliyor ama bunlar bize biraz ağır geldiği için çoğu kez geri gönderip yerine ekmek istedik. Aslında ilginçtir ülkede bol miktarda zeytin yetişmesine rağmen, yemeklerinde, salatalarında fazla zeytinyağ kullanmıyor gibiler. Kullandıkları yağ her neyse bizim damak tadımıza çok uygun değildi.



Akşamüzeri Fez’e ulaşmadan önce bugünkü programımızda Volubilis antik kenti ve Mevlay İdris var. İkisi de birbirine oldukça yakın..
Volubilis’e giderken Meknes kentinden geçiliyor ama biz orada fazla oyalanmadık. Burada görülecek fazlaca bir şey yok. Bir tek Mevlay İsmail’in mimari mirasının baş tacı olan anıtsal Bab Mansur kapısı görülebilir.



Biz ilk önce Volubilis’e gitmek istiyoruz ama ulaşmak bizi biraz zorluyor. GPS’in gösterdiği yoldan gittiğimizde yolun çökmüş olduğunu gördük, geçebilmek mümkün değil. Antik kentin hemen yakınında olmamıza rağmen, içeri girebilmek için geri dönüp yarım saate yakın bir yol yapmamız gerekti.




Volubilis ufak bir antik kent, gezmesi oldukça kolay ve giriş 10 dirhem. Volubilis Romalılar 45 yılında Moritanya’yı ele geçirince önem kazanan bir kent. Binaların çoğu birinci ve ikinci yüzyıllardan kalma, ancak çoğu Roma şehrinin aksine burada bir tiyatro ve stadyum yok.
Şehirdeki zafer takı ve bazilika en etkileyici binalar, özellikle bazilika oldukça sağlam durumda. Birde şehri gezerken yağmurun, güneşin ve mevsimlerin insafına bırakılmış çok güzel taban mozaikler görmek mümkün..


Volubilis Fas’daki en önemli antik kent ama bizdekilerle kıyaslanınca biraz sönük. Hele biz yaklaşık 1 ay önce ülkemizde Sagallassos, Hieropolis,Laodikeia ve Kibyra’ yı kapsayan bir antik şehirler turu yapmışken, bize biraz daha sönük ve alçakgönüllü geliyor.Bunu akşam Fez’de kaldığımız otelin İngiliz sahibi Graham’de onayladı.  ‘’ Benim için muhteşem bir yer ama Türkler, İtalyanlar ve Yunanlılar bu kanıda değil. Onların haricinde hangi milletten insan göndersem bayıldılar’’ dedi.



İkinci durağımız Mevlay İdris kasabası Volubilis’e sadece 3 km uzaklıkta. 8 yüzyılda Fas’daki ilk Arap hanedanlığını kuran 1. İdris’in anıt mezarı burada. İdris, Hz Ali’nin soyundan geldiği için bu kasaba Fas’lı Müslümanlarca kutsal kabul ediliyor. Eskiden Müslüman olmayanların kasabaya girmelerine izin verilmezken bugün sadece türbe ve camiye giremiyorlar, ayrıca kasabada sadece Müslümanlar konaklıyabiliyor.




Arabayı meydana yakın bir otopark’a bıraktıktan sonra önce türbeye gittik. Behçet ayakkabı çıkartılacağı için girmek istemedi ben bir bakayım dedim. Her yerde olduğu gibi burada da yardım edelim mi diye yanımıza gelene Türk ve Müslüman olduğumuzu kanıtladıktan sonra, ben başımı örtüp içeri girdim. Türbenin bulunduğu yere ulaşana kadar ortasında fiskiyeli çeşmelerin olduğu avlulardan geçiliyor. Biraz fotoğraf çektim, biraz oturup insanları izledim ama türbenin asıl girişi yine bir dolu adam tarafından tutulmuştu ve yine bir dolu gereksiz soruya muhatap olmamak için içeri girmedim. Eskiden selamunaleyküm, aleykümselam der girerdim ama anlatıldığına göre şimdi bunu Müslüman olmayanlarda öğrenmiş, dolayısıyla tipini Müslüman’a benzetemediklerine sorulan sınav soruları artmış. Benim gibi batılı tarzda giyinmiş, tipini batılıya benzettiklerini kelimei şahadet getirtip birkaç dua okumadan bırakmıyorlar içeri..


Türbe sonrası şehrin geniş ve hoş meydanında biraz dolaşıp fotoğraf çektik. Etrafta bir dolu adak mumu ve dini hediyelik eşya satan dükkan var. Meydan da çok güzel kına dövme yapan kadınlar vardı, yaptırmak istedim ama Sevgili hava kararmadan Fez’e girmek istediği için mecburen vaz geçmek zorunda kaldım..



Daha sonra otoparkın yakınlarında ufak bir ızgaracı dükkanının yol kenarına attığı masada öğle yemeği yedik. Kıymadan yapılma şiş ve salata. Çok lezzetliydiler. Fas’da bir de yemek öncesi aperatif olarak çeşitli baharatlarla harmanlanmış zeytin geliyor. Ufak pideye benzeyen ekmekleri ile çok iyi gidiyor ve çok lezzetli.

Akşamüzeri Fez’e girerken ilk önce yine motorsikletli sahte rehberleri atlatmak zorunda kaldık. Araba ile seyahat ediyorsanız maalesef bunlarla her şehir girişinde karşılaşıyorsunuz.  İçinde turist olan arabayı deli gibi takip edip, sağından solundan girip çıkarak size otel bulmayı, şehri gezdirmeyi teklif ediyorlar.Siz zaten yorgun ve bezmiş bir şekilde kendi yolunuzu bulmaya çalışırken bu trafik canavarları işinizi çok kolaylaştırmıyor. Bu yazıyı şimdilik burada bitirayim Fez bir sonraki yazının konusu olsun..

Hiç yorum yok: