4 Şubat 2008 Pazartesi

Myanmar'da Kadın Olmak..

Ocak ayı başlarında annemin Myanmar’da çektiği fotoğrafları yayınlarken, yaşlı bir kadına ait.bir fotoğraf varki, hikayesi de olması gerekenlerden biri o diye yazmıştım. Annemin fotoğraflarına bakarken, adeta bir tanıdığın resmine rastlamışcasına sevinmiştim. İki yıl önce ben Myanmar’dayken, başkent Yangon’daki Şvedagon tapınağında onun oturduğu basamakların hemen karşısına oturup, uzun uzun onun sabırlı bekleyişini seyrettiğimi hatırlıyorum. Küçücük sepetinde getirdiği gülleri, tapınağa gelenlere satmaya çalışıyordu. Çalışıyordu belki iddalı bir söz oldu, aslında hiç kıpırdamadan, konuşmadan oturup, elinde güller tutan bir kadın dı o. Belki de sabır’ı fotoğraflamıştım o zaman.. Karşısında oturduğum 10-15 dakika içinde hiç bir şey satamamış ve de satmak içinde en ufak bir hamle de bulunmamıştı. Bari ben bir şeyler alayım diye düşünürken, başka bir şeyin peşine takılıp oradan uzaklaşmış ve onu unutmuştum..

Ama aradan 2 yıl geçtikten sonra bir fotoğrafta da olsa yine karşımdaydı. Elbiseleri, ve belli ki sürekli kullandığı şalı zaman içinde solmuş, sattığı güllerin yerini plastik çiçekler almıştı ama onun dışında yine aynı yerde, aynı sakin duruşu ile karşımdaydı. Sonraki günlerde onun hakkında onlarca hikaye uydurdum. Kimi hikayede ailesi vardı, kimisinde ise yanlız. Yangon’un fakir mahallelerinden aklımda kalanlara dayanarak ona elektriği olmayan, ahşaptan üflesen yıkılacakmış gibi duran bir kulübe inşa ettim, önündeki küçücük bahçesinde ise tapınakta sattığı gülleri yetiştiriyordu. Sonrasında plastik çiçeklere geçtiğine göre ya gülleri ölmüş, ya da başka bir yere taşınmak zorunda kalmıştı. Ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım ona bir türlü mutlu bir hikaye yazamadım, çünkü Myanmar’da kadın olmak zordu. Tüm zorlu geçen yaşamına karşın, zamanın ona sabretmeyi öğrettiğini ve sabır’ın en derin yerlerinde gizli olan huzuru bulduğunu düşünmek ise beni mutlu eden tek şeydi.



Myanmar hükümetinin web sayfasında kadınlar hakkında ayırdığı bölüm sadece üç kısa paragraf. Kadınlar için sağlık, ekonomik durum, ve kültür konularında iyileştirmeler yapılması için komiteler kurduklarını, kız çocuklarının gelişimine önem verdiklerini ve kadınlara uygulanan şiddetin sonlandırılması için çalıştıklarını yazıyor.

Batılı NGO ve kimi üniversite araştırma raporları ise oldukça vahim bir tablo çiziyor. O raporlardan aklımda kalan cümlelerden biri, ülkedeki askeri rejimin, varolan kültürü erkeksileştirdiği ve bunun sonucu olarak, kadınların hayatının kalitesinin düştüğü. Hükümette ve parlementoda kadının yeri yok, ve ülkedeki tek güç asker saflarına ise katılamıyorlar. Hükümetin kurduğu kadın ile ilgili komisyonlarda görev alan kadınların ise, yüksek rütbeli askerlerin eşleri olduğu söyleniyor. Tüm bu erkek egemenliğine karşın, yıllardır onların karşısında duran ise bir kadın: Aung San Suu Kyi

Yine aynı raporlarda, şiddet, tecavüz ve zorunlu çalışma kamplarında ikamet etmenin kadınların en önemli sorunları olduğu yazıyor. Bir diğer önemli sorun ise sağlık. Gelişme bozuklukları, riskli hamilelikler, aile planlamasının olmaması ve AIDS bu sorunların en önde gelenleri. İnsanın içini acıtan bir rakam ise şu anda, ülke dışına kaçmış yada kaçırılmış 40.000’den fazla Myanmarlı kadının, Tayland genelevlerinde çalıştığı.

Tüm bunlardan sonra siz nasıl bir hikaye yazardınız???

İlk fotoğraf benim (2005), ikincisi annemin (2007) kamerasından

9 yorum:

Butterfly dedi ki...

Ayşegül, kadına sabır sembolü demen çok isabetli olmuş, şu günlerde ihtiyacım olduğu için belki ben de hareketsiz duran herşeye ne kadar sabırlı diyorum ama ona mutlu bir hikaye yazamamış olman çok normal çünkü onun mutlu bir duruşu, mutlu bir yüzü yok, ve mutlu bir hikaye yazsaydın eğer ona ait değil emanet duracağı o kadar belli oluyor ki, ama şimdi bu kadının sattığı- satmaya çalıştığı gerçek güllere ne oldu da plastik güllere geçti kısmı için, çok acıklı bir hikaye geçmiyor değil aklımdan hani, öyle orada hareketsizce beklemeye goncalar açar, solar da kururlardı bile, belki de kendi sabrının sınırlarını daha da zorlamak için geçti plastik güllere böylece satalerce değil günlerce kıpırdamadan kalacak o mekanda...
sevgiler

Geveze Kalem dedi ki...

Kadın olmak her yerde, her alanda yeterince zor zaten Ayşegül.
'Sabrı fotoğraflamış olmak' deyimini çok beğendim. Başını çevirdiğin herhangi bir yerdeki, herhangi bir kadını, objektifine hapsettiğinde, sabrı en kısa yoldan fotoğraflaştırmış, somutlaştırmış olursun zaten.
Senden bu tip yazıları okumaktan büyük haz duyduğumu bir kere daha belirtmek istiyorum.
Son günlerde bloğuna sıklıkla uğrayıp,'gitti mi acaba?' diye düşündüğümü fark ettim. Bahsettiğin yolculuğa çıkmadan bizi bilgilendirirsin umarım.:)
Sevgiler...

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Butterfly,
plastik çiçeklere geçmekle ilgili ne kadar çok hikaye anlatabiliriz değil mi?

Sevgili Geveze Kalem,
tabiki haber vermeden çıkmam yeni yolculuğa, çok az kaldı...

Tijen dedi ki...

Daha bu sabah annemle, anneni andık. Sevgilerimizi söyler misin?

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Tabiki söylerim Tijen'cim..
Sende lütfen seninkini sevgilerimi ilet..

yaban dedi ki...

Kadın iki yılda pek değişmiş görünmedi gözüme benim de.. Ama sanki ikinci fotoğrafta biraz daha yaşlı ve biraz daha tebessüm ederimsi bir hali var. İki fotoğrafın da etkileyici özelliği, kadın sanki bize bakıyor.

Kimbilir kaç yıldır orada aynı sütunun dibinde, aynı şekilde oturuyor diye düşünmeden edemiyorum. Anlatacak neleri vardır...

sevgiler.. (ve sabırsızlıkla yolculuğa çıkma haberini beklediğimi bilmeni isterim ben de).

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş ayrıca kadın da hiç değişmemiş gerçekten sabır abidesi gibi duruyor

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Yaban,
kimi fotoğrafların herkez üzerinde aynı etkiyi bırakması, galiba keskinliklerini dahada arttırıyor.. Bu arada yeni seyahate çok az kaldı ama merak etme, sizlere gidiyorum, hoşçakalın demeden bir yere gitmem.
Sevgiler..

Hoşgeldin, yurtdışı eğitim,
beğendiğine sevindim, umarım bundan sonra daha sık görüşürüz..

ipek dedi ki...

Yazılarını en çok da bu yüzden seviyorum galiba:içinde yalnızca gidilen yerler değil, insanlar, duygular ve hatta hayaller var.
ne çok şey düşündüm ve hayal ettim yaşlı kadının resmine bakıp da....
Teşekkürler Ayşegül.