Kemer’deki Dünya Ralli Şampiyonası – WRC ( World Ralli Championship) Perşembe gününden beri tüm hızı ve tozu ile devam etmekte.. Bende yeni tanıştığım bu spor dalı ile aşina olma sürecindeyim.
WRC Kemer, Antalya ve Kumluca arasında kalan üçgen’de yapılıyor. Bu bölgede toprak zeminli 19 özel etap yapılmış. Toplamı 360,12 km olan bu özel etapları seyircilerde bazı bölgelerden seyredebiliyorlar. Dağlarda tepelerde, tozu dumana katarak yarışan arabaları seyredebilmek için, tahmin edebileceğiniz gibi seyircilerinde dağlara tepelere, kısaca çoğu kez yol üstünde olmayan alanlara gitmesi gerek.
Bende son iki gündür çiçeği burnunda bir WRC izleyicisi olarak, o etap senin, bu etap benim , ralli çalışanları ile dolanmaktaydım. Ancak bu ateşli seyirci kimliğini sadece iki gün taşıyabildim ve üçüncü gün pes ettim. Meğerse bu iş insanı bayağı yoruyor ve toza dumana buluyormuş...
Bir kere azimle etap seyirci noktalarına ulaştıktan sonra, saatlerce güneşin yada bir gıdım gölgeliğin altında araçların önünüzden geçmesini bekliyorsunuz. Tepenizde pırıl pırıl bir Antalya güneşi yanarken, bu beklemeler kesinlikle ciddi bir sabır işi. Bir motor gürültüsü duyup, ah tamam nihayet bir araba geliyor diye doğrulduğunuz anda ise sponsorların renklerine boyanmış bir araba son sürat sizin görüş alanınıza girip, kimi yerlerde o alanda sadece 2-3 saniye kalıp, arkasında yoğun bir toz bulutu bırakarak çekip gidiyor. Hadi bu sefer toz bulutundan kaçmaya başlıyorsunuz. Ancak yarış öncesi sizin kendi arabanızla oflaya puflaya, ahlaya vahlaya, hoplaya zıplaya geldiğiniz yolların bir benzerinde, belkide daha kötüsünde giden yarış arabalarının, inanılmaz hızı ve yol tutma becerileri kesinlikle görülmeye değer.
Ancak arabalar arasındaki rekabeti, olay yerinde izleyemediğiniz için, bana göre bu sporu, izleyenler açısından, rekabeti anında yakalaması ve hissetmesi oldukça zor. Her bir araba zamana karşı yarıştığı ve süreleri ayrı ayrı finişte belirlendiği için, kim önde gidiyor, bilebilmek zor. Ancak anladığım Citroen’den Sebastian Loeb her daim birinci gibi. Seyircilerin favorisi ise iki ayrı takımda yarışan Solberg kardeşler.
Görebildiğim kadarıyla, takımların fanatik izleyicileri ve ralliyi izlemeye gelen yabancı fotoğrafçı ve basın çalışanlarının sayısı kesinlikle Türk seyircilerden daha fazla. Pek çok kişinin özveri ile çalışarak ortaya çıkardığı böylesi büyük bir organizasyonun, Türkiye’de yeterince tanıtılamaması ise üzücü. Bırakın tüm Türkiye’yi, Antalya ve Kemer bölgesinde yaşayan pek çok kişinin böylesi bir organizasyondan haberi yok gibi..
Bana bu ralli’den kalan ise Kemer çevresinden muhteşem görüntüler oldu. Sadece tatil köyleri ve son dönemde Rus turistleri ile ünlenen bu bölgemizin doğal güzellikleri olağan üstü. Kilometreler boyu uzakta, Akdenizin maviliklerini görerek , çam ormanlarının arasından tırmanarak ulaştığınız Celil yaylası ve 1150 yıllık çınarının altındaki doğal kaynaktan buz gibi suyunu kana kana içtiğim, yeşillikler içindeki Altınyaka köyü, kalbime kazınanlar. Ancak mavilimon’un sevgili okuyucuları bu seferlik bu harika görüntülerden uzak kalacaklar, çünkü mavilimon’un acemi fotoğrafçısı, ikinci gün fotoğraf makinesini otelde unuttuğu için , bu muhteşem doğa’yı ve de tabiki ralli’yi uzaktan aval aval seyretmekle yetindi. Kendisine gereken uyarılar yapılmıştır.. Bilgilerize....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder