8 Mart 2009 Pazar

Frida Kahlo ve Diego Rivera

Onlarınki güvercin ile fil’in evliliğiydi. Meksika’nın binbir renk ile bezeli ruhuna dokunmakta biraz onların resimlerinden geçiyordu.

Fil güvercin ile evlendiğinde tarih 21 Ağustos 1929 du. Diego Rivera 42 yaşındaydı, Frida Kahlo ise sadece 22. Damat döneminin en önemli ressamlarından biriydi. Hani hayattan da büyük insanlar vardır derler ya, işte o onlardan biriydi. Hem cüssesi bir devi andırıyordu, hem de resimleri dev boyutlardaydı. Duvara yapılan büyük boyutlu resimlerin, mural’ların Meksika’daki en önemli isimlerindendi. Ülkesindeki öğrencilik yıllarının ardından gittiği Paris ve Madrid’te resim çalışmış, sergiler açmıştı. Meksika komünist partisinin tutkulu bir üyesi, sanat çevrelerinin en aranılan ismi, ve kadınlara düşkünlüğü herkesce bilinen bir erkekti.

Güvercin gelin Frido Kahlo ise altı yaşında geçirdiği çocuk felci sonrası, sağ ayağındaki inceliği uzun eteklerin altına gizlemeyi adet edinmişti. Onsekiz yaşında geçirdiği bir otobüs kazası ise bedeninde neredeyse hiç sağlam yer bırakmamıştı. Omuriliğinde meydana gelen kırık hayatının sonraki yıllarında onu çelik korselerin içine hapsedecekti. Resim yapmaya, kaza sonrası yatakta geçirmek zorunda kaldığı uzun aylarda başladı. Resimlerindeki model kendisi, ve tuvale yansıyanlar ise hayatındaki fiziksel ve ruhsal acılardı.

Karşılaştılar, aşık oldular ve evlendiler. Birbirlerinde ne bulduklarını sadece onlar bilebilir ve bize de sadece duygularımızla tahmin etmek düşer. Frida, Diego’nun çalkantılı ve pırıltılı hayatı aracılığıyla dış dünyaya dev bir kapı açmıştı. Sanatçı Diego’ya hayrandı, kocası Diego’ya ise aşık. Ve bu aşk hiç bitmedi.

Diego ise belkide bu zayıf ve kırılgan kadının yüzüne ve ruhundakilere gerçekten ilk kez Frida’nın resimlerinden bakmıştı. Frida’nın naif ve küçük resimlerindeki Frida, inanılmaz bir duygu yumağına sarılmıştı ve kullanılan ana renk hüzündü. Diego’nun içindeki sanatçı, bir başka büyük sanatçıyı anında tanımıştı ve ona hayran olmuştu. Frida’yı hayatı boyunca Meksika’nın en büyük resamlarından biri olarak tanımladı. Ona olan hayranlığı hiçbir zaman için bitmedi. Aşkı mı? İşte o biraz vefasızdı.

Evlenmelerinden kısa bir süre sonra Diego hızla eski alışkanlıklarına döndü. Frida’nın kız kardeşi de dahil olmak üzere sayısız kadın hayatına girdi. Kavgaların ve duyguların deli dolu estiği bir evlilikti onlarınki. Diego hayatına giren diğer kadınlar gibi Frida’yı da resimlerinin bir köşesine yerleştirmeyi ihmal etmedi. Frida’nın resimlerindeki her bir fırça darbesi ise, hep Diego’yu ve ona duyduğu aşkın beraberinde getirdiği derin hüznü resmetti. Diego’dan çocuk istiyordu ama sakatlıkları izin vermiyordu. Diego’yu kucağında kocaman bir bebek gibi çizdi ve ortaya benim hayatımda şu ana kadar gördüğüm en hüzünlü resimlerden birini çıkardı. Zihnini ele geçiren Diego tutkusu, aşkı ise bir başka resmin konusuydu. Aşkı böylesine güzel tarif eden başka bir resim görmedim.

Yıllar geçtikçe Frida’nın fiziksel sorunları arttı. Otuz kadar ameliyat oldu. 1939 yılında evlilikleri bitti, ancak bir yıl sonra tekrar evlendiler. İkinci evliliğin de birincisinden çok farkı olmadı, çoğu kez ayrı evlerde yaşadılar. Frida, 1954 yılındaki ölümünden birkaç gün önce günlüğüne şu satırları yazacaktı.’Umarım gidişim neşeyle dolu olur ve bir daha asla geri dönmem’

Frida Kahlo hayatı boyunca ve ölümünden sonraki yıllarda hep Diego Rivera’nın karısı olarak tanındı ancak 1980’li yıllardan sonra sanat çevrelerinde yeni bir doğuş yaşadı. Bugün Meksika’nın en önemli ressamlarından biri olarak kabul edilmektedir.

7 yorum:

La Loba dedi ki...

Kendini sürrealist ressam olarak tanımlamamış hiç. Kendi gerçeğini resimlediğini söylemiş. Ben resimlerinde genellikle mutsuzluk görüyorum. Hayatına baktığımızda da anlaşılıyor. Ama gerçekten etkileyici.

Amatör Gezgin'in Gezi Notları dedi ki...

Frida Kahlo'nun resimlerini çok severim. Çektiği tüm zorluklara rağmen yaşama tutunması da çok etkileyicidir. Üniversite yıllarımda çağdaş sanat dersinde araştırma konum olmuştu hayatı...

çınar dedi ki...

blogunuza bayıldım. yazılar çok güzel...

Basak dedi ki...

karizmatik, hüzünlü ve öfkeli kadın... çok etkileyici

yurtdışı eğitim dedi ki...

resimler çok güzel

Geveze Kalem dedi ki...

Birazdan bütün Meksika yazılarının çıktısını alacağım. Hatta kaçırdığım diğer yazılarının da. Biliyorsun bilgisayar başında çok vakit geçiremiyorum artık ve yazılarını kaçırmak istemediğim için, onları kitap niyetine tatile götüreceğim.:) Tatilde okunacak daha iyi bir kitap düşünemiyorum.;-)

Ebru dedi ki...

’Uğraşarak düzeltemediklerinden vazgeçerek kurtulursun.’’ #FridaKahlo

Vazgeçmek, özgürleştirir: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/vazgecmek/