31 Mayıs 2009 Pazar

YEZD

Şiraz’dan İran’ın orta kısımlarında bulunan Yezd kentine otobüs yolculuğu neredeyse bütün gün sürüyor. Otobüsün camından akıp giden manzara inanılmaz tekdüze. Bütünlüğü sadece üzerindeki karayolu tarafından bozulmuş kuru ovalarda saatler boyu ilerliyoruz. Yapacak fazla bir şey yok. Kah okuyorum, kah müzik dinliyorum ama zaman daha çok uyuklamakla
geçiyor.

Günün ortalarında bir yerde, eski bir buz evinde durunca, yapacak bir şeyler çıktığı için seviniyorum. Buzdolaplarının kullanılmadığı dönemlerde dağlardan getirdikleri karları, buzları uzun dönem bu ters döndürülmüş dondurma külahına benzeyen yapılarda saklarlarmış.

Yezd ipek yolu üzerindeki İran çöllerinde çok önemli bir ara istasyon ve MÖ 700 yılından beri varlığı biliniyor. Şehir aynı zamanda İslamiyet öncesi dönemde Zerdüşt topluluğunun merkezi konumundaymış. Kentte bugün de 20-25 bin kadar Mecuzi yaşıyor ama onlar ve Mecuzilere ait binalar bir sonraki yazının konusu olsun. Çölün ortasında yer alan bu kentin en büyük başarısı ise tarih içinde su teknolojisini oluşturmuş olması. Son zamanlara kadar kentin suyu dağlardan, kente özgü, yer yer 45 km uzunluğundaki yer altı kanallarından sağlanıyormuş.

Yezd’deki en güzel görünümlü binalardan biri şehir merkezindeki Emir Çakmak. Burası Şii kültüründe çok önemli bir yer tutan Aşura günü kutlamalarının merkezi. Emir Çakmak ise bu oyunların seyredildiği bir çeşit tiyatro cephesi. Hz Hüseyin’in Kerbela’da şehit edildiği hicri takvime göre Muharrem ayının 10. günü Şiilerce matem günü kabul ediliyor ve çok büyük taziye törenleri düzenleniyor. Hz Hüseyin’in şehit edilişini sergileyen oyunlar ve zincirlerle sırtlarını döverek Hüseyin’e ağlayan insanlar bu törenlerin programında.

Yezd’deki Cuma camisi 12.yüzyılda burada bulunan bir ateş tapınağının yerine 14. yüzyılda yapılmış. Dış kapısındaki minareler İran’daki en yüksek minareler. Camideki mozaikler inanılmaz güzel, her biri adeta bir tablo gibi. Ama yapının asıl mücevheri 14.yüzyıldan kalma kapısı. Dayanamayarak uzun uzun dokunuyorum. Bu huyum benim için geçen yüzyıllara dokunmak gibi bir şey, vazgeçemiyorum.

Yezd’de tartışmasız en keyifli zaman eski kentin çarşıları ve kerpiç binalı sokaklarında geçiyor. Bir zamanlar Marco Polo’nun da buralarda dolandığı ve onun gördüklerinden çok da farklı bir şeyler görmediğimi düşünmek ise işin heyecanlı kısmı.

Çocuklar ise dünyanın her yerinde olduğu gibi fotoğraf çektirmeye çok meraklı.Son derece meraklı ve sıcakkanlılar.

İran’a gitmişken küçücükte olsa bir İran halısı almadan dönmek olmaz kararımı Yezd’in çarşılarında dolanırken yerine getiriyorum. Türkiye’de döne dolaşa arayıp bir türlü bulamadığım hayalimdeki kare biçimli halıyı burada buluyorum. Halı’dan pek anlamam ama milliyetçiliği bir kenara bırakıp, bizimkilerin yanında İran halısının hakkınıda vermek gerek. Harikalar, incecikler ve de ucuzlar…

2 yorum:

UÇURTMA;) dedi ki...

yazılardan da etkilendim ama daha çok fotograflara bayıldım, harika

Basak dedi ki...

Uçurtma'ya katılıyorum: fotolar harika... Şehrin silüeti zaten doğal dekor olmuş, çekeni tebrik ediyorum:)