25 Ağustos 2011 Perşembe

Evpatoriya

Kırım’ın Osmanlı kontrolünde olduğu yıllarda batıdaki kalesi niteliğindeki Gözlev, ya da 1783’te Rusların kontrolüne girdikten sonra aldığı yeni adı ile Evpatoriya, bugün Kırım’ın önemli liman şehirlerinden biri. Sabahın erken saatlerinde bastıran sıcakta Rus ve Ukraynalı turistler ağır ağır plajları doldurmaya başlarken, biz Mimar Sinan’ın 1552 yılında deniz kenarına yakın bir yerde yaptığı Han Camisi önündeyiz. Usta mimarın bu en kuzeydeki eseri bugün genç Tatar çiftlerin, dini nikahlarına ev sahipliği yapacak. Heyecanla bekleyen çiftlerin arasına karışarak birkaç fotoğraf çekmeye çalıştıktan sonra, caminin biraz ilerisindeki bir başka Osmanlı eserine, 16.yüzyıldan kalma Aziz Baba Mevlevi tekkesine gidiyoruz.






Han Camisi ne kadar iyi restore edip korunmuşsa, tekke ve hemen yanındaki cami yıkıldı yıkılacak gibi duruyor. Hüzünlü ve tüm yaşadıklarından sonra pes etmiş bir görüntüsü var. Ancak ister iyi ister kötü durumda olsun, bu eserler, Osmanlının bir zamanlar bu topraklarda hüküm sürdüğünün en büyük izleri. Aslında bu toprakların şimdiki sahipleri de, bu mirası çok da inkar etmemişler. Şehrin merkezinde bulunan bir anıtta, Evpatoriya’da hüküm süren tüm kralların, kraliçelerin arasında Fatih Sultan Mehmet’in de büyük boyutlu bir rölyefini görmek bizim için hoş bir sürpriz oluyor..



Evpatoriya aslında Kırım’daki pek çok şehir gibi, çok eskimiş, çok yıpranmış ama bir o kadar da güzel bir şehir. 18., 19. Yüzyıllarda yapılmış muhteşem binalar, bir gün gelip onarılmayı sabırla bekliyorlar. Şimdi çok eskilerde kalmış bir başka zamanda bu kente sayfiyeye gelmiş Rus asilzadelerinin, zenginlerinin hayaletleri kimileri boş olan bu evlerde hala dolaşıyor mu bilemem ama çoğu yıkılacakmış gibi duran bu evlerin odalarını şimdilerde deniz havası almak isteyen orta tabaka Ukraynalılar, pansiyon olarak kullanmakta. Şehrin oldukça geniş plajları olmasına karşın, sahil şeridini paylaşan bir diğer kurum ise liman. Aslında işin de biraz keyfini bozmuyor değil…. Eğer kumsal arıyorsanız, istikamet şehir dışı…






Oldukça geniş bir alana yayılmış olan şehri gezmenin en keyifli yollarından biride tarihi tramvayı. Akşamüstü saatlerinde bizde piyasa için sahil kenarına iniyoruz. Seyyar satıcılar, turistler, gösteri yapanlar, etrafta koşuşturan çocuklar herkes orada. Küçük bir cafe’de Kırım’ın güzel şaraplarından içip, etrafı seyretmek belki de bir turist için bu saatlerde yapılabilecek en güzel şey. Belki bir de hatıra fotoğrafı çektirmek….


Bu yazı ilk olarak WTC blog'da yayınlanmıştır. Buradan ulaşabilirsiniz..

Hiç yorum yok: