20 Temmuz 2009 Pazartesi

Lagina - Hekate Kutsal Alanı

Geçen yaz sonundan beri, buradan sizlerle paylaşmayı ihmal ettiğim bir tutkumuz var. Bir elimizde Antik Kentleri Gezme ve Anlama Rehberi, diğerinde de Müze Kart, ne zaman yollara düşsek, bıkmadan usanmadan turistik yerleri gösterir kahverengi tabelaların peşine düşüyoruz. Farklı bir ülkenin topraklarında dolaşmadan evvel, bu yaz bir süre sizleri Ege topraklarında dolaştırmama ne dersiniz? Kimbilir belki, sizlerde meraklanırda, yıllardır çoğu ziyaretçi yönünden oldukça fakir olan bu kentlere, yol üstünde kısa bir mola verip, uğrayıverirsiniz.


Lagina'ya geçen hafta Bodrum'a giderken uğradık. Yerini bulmak ise oldukça kolay. Yatağan Termik Santralının hemen yanında tabelasını bulup, içeriye doğru 10 km kadar süren bir yolculuk yapıyorsunuz. Yol rahat ve keyifli.





Lagina Tanrıça Hekate'ye adanmış bir tapınak alanı, ve Anadolu'da pagan dönemlerden kalma en önemli tapınaklardan biri olarak kabul ediliyor. Biz Türkler için ise bambaşka bir özelliği var. İlk Osmanlı arkeoloğu Osman Hamdi Bey'in ilk kazı alanı.



Hekate oldukça değişik bir Tanrıça. İyiliklerde O'nda, kötülüklerde. Girişteki tabeladan aldığım notlara göre, Hekate Apollon ve Artemis ile kardeş çocukları ve karada denizde ve gökyüzünde yetkileri olan tek Tanrıça. Bunun yanında yer altında olduğu var sayılan, ölüler dünyası Hades'in kapısının anahtarı Hekate'ye teslim edilmiş ve bu kapıyı açma yetkisi onda. Hekate, Hades'in kapısının koruyucusu olduğu gibi yeryüzündeki bütün kapıların koruyucusu olmuş. Ayrıca sihir falcılık ve öç almayı elinde tutan bir tanrıça. Ölü gömme törenlerinde hazır bulunur ve ölenlerin ruhlarını teslim alırmış. Hades'in kapısında bekleyen Kerberos köpeğinden dolayı Hekate bütün köpeklerin sahibidir ve çoğu zaman bir köpek ile dolaşır. Karabasan, hortlak ve cinlerin yöneticisi olan Hekate onları insanlara musallat eder, aynı zamanda insanları onlardan korur. Hekate geceleri aydınlatan ay Tanrıçasıdır. Karanlık gecelerde dolaşarak insanlara yol gösterir. Avcıların yardımcısıdır.




Lagina'da öncelikle bizi işini çok sevdiğini tahmin ettiğim bir görevli karşılıyor. Yakıcı güneşin altında, pek de bir Allahın kulunun uğramadığı bir yerde, bezgin bezgin oturan diğer meslektaşlarına hiç benzemiyor. Öncelikle müzekart'daki isimlerimizi özenle defterine kaydediyor, burayı nereden duyup geldiğimizi soruyor. Sonra her görevli için inşa edilmiş olan kulübesine bakıyorum. Belkide binlerce yıldır orada olan bir zeytin ağacının hemen yanında, etrafı çiçeklerle, ağaçlarla bezeli. Sevgi ne kadar fark yaratıyor diye düşünüyorum.


Ziyaretçi olarak pek bir Allahın kulu uğramasa da, içeride işçilerin ve arkeoloji öğrencilerinin kazı çalışmaları son sürat devam ediyor. Yabancı üniversitelerce yürütülen kazılara kıyasla, bizim üniversitelerimizin, öğrencilerimizin kazı çalışmaları sanki bize daha bir hevesli ve yoğun gibi geliyor. Sıcağa aldırmadan işlerine devam ediyorlar. Ortaokul çağlarında hep arkeolog olmak istediğim zamanları hatırlıyor ve onları özenle seyrediyorum.


Hekate'nin tapınağı yüzyılların depremlerinden payını sıkça almış ve duvarlarındaki kıvrımlar tüm o yıkımların tanığı, elimdeki kitap daha da ileri giderek, sanki Lagina'da depremin dumanları halen tütmekte diye yazmış.


Tapınak alanın bence en görkemli yapısı, anıtsal kapısı. Yan duvarlarında, anahtar taşıyıcı olarak görev yapmış kişilerin isimleri kazılı. Bu anahtar yılda bir kere yapılan bir festivalde ana kent Stratonikeia'ya götürülüp getirilirmiş. İyi bir fotoğraf çekmek için kapının üst taraflarına doğru çıkmaya çalışırken, sıcakta amansızca öten cırcır böceklerinin seslerinde, bir zamanlar buralarda yapılan festivallerin çoşkulu seslerini yakalamaya çalışıyorum ama nafile..

2 yorum:

Basak dedi ki...

Arkeolojiyi, antik şehir gezmeyi çok severim ama bu şehrin adını ilk defa duyduğumu utanarak itiraf etmeliyim:(( Sağol öğrenme şansı verdiğin için. Müze görevlisi ise çok çok sağolsun... İşini sevmek, özen göstermek nasıl büyük farklar yaratıyor hakikaten...

Adsız dedi ki...

size çok teşekkür ederim mavilimon. doğup büyüdüğüm çocukken üzerinde evcilik oynadığım lagina'yı ve leyne'yi tanıttığınız için.lagina kutsal alan bizim tarlamızla bitişik sınır ve yıllardır toprak altındaki sır olarak aydınlanmayı bekliyor.çocukluğum hep o mermer taşları üzerinde prenses olduğumu hayal ederek oyunlar oynamakla geçti.o güzellikleri ve tarihin mistik havasını herkesin gidip görmesini,yaşamasını teneffüs etmesini istiyorum.elinize yüreğinize sağlık.