İngiltere’de seyahat ederken en büyük şans havanın güzel
olması galiba. Özellikle kırsal kesimdeyseniz , yemyeşil bir bitki örtüsü ile
çevrili daracık yollarda uzun uzun dolaşmanın keyfine doyum olmuyor. İşte biraz
daha ülkenin orta kısımlarında bulunan Shropshire civarı..
En sevdiğimiz yerlerden biri 1291 yılında Galler sınırına
yakın bir yerde Lawrence of Ludlow tarafından yaptırılan Stoksey Kalesi oldu.
Burası aslında bir kaleden daha çok saldırılara karşı güçlendirilmiş bir ev.
Daha evvelden de görüp karar verdiğimiz gibi İngilizler bu tarihi yerleri
koruyup gözetmenin dışında gezdirme işini de gerçekten çok iyi beceriyorlar.
Normalde maksimum 10-15 dakika içinde gezip bitirilebilecek bir yeri, ücretsiz
verdikleri kulaklıklardaki bilgileri dinleye dinleye neredeyse bir saatte gezdik.
Bilgi verirken eğlendiren,müzikleri ile seslendirmeleri ile insanı taa o
zamanlara götürüveren bir dinleti idi. Burası broşüründe adlandırıldığı gibi
gerçektende Orta Çağ’dan kalma bir mücevher. Zamanın içinde büyük eğlencelerin,
ziyafetlerin tertiplendiği büyük salonu yapıldığı 1291 yılından beri bir
değişikliğe uğramamış. Evin daha yeni kısımları ise 1641 yılından kalma.
Stoksey koruma amaçlı yapılan bir ev olsa da, sadece bir kez
savaşmanın eşiğine gelmiş, orada da 1645 yılında parlemento kuvvetlerine teslim
olmuş.
Shropshire’ın medarı iftarı ise Iron Bridge.Burası 1775 -1779 yılları arasında inşa edilmiş,
dünyanın ilk dökme demirden yapılma köprüsü. Aslında görüp görülen çok güzel
manzaralı bir yerde sadece bir köprü ama buraların en çok ziyaret edilen yeri.
Endüstri devriminin önemli bir sembolü olarak kabul ediliyor.
Etraftaki bir başka güzel tarihi yapıda 1140’lı yıllarda
küçük bir grup Augustinian rahipleri tarafından kurulmuş Lilleshall Abbey. Yemyeşil çimlerin ortasında, güzel
ağaçları ile harika bir görünümü var. Buradaki manastır hayatı yaklaşık 400 yıl
boyunca 1538 yılında 8. Henry onları ortadan kaldırana kadar devam etmiş. Bugün
etrafta kalıntılarını gördüğümüz yapılar ise 12. Ve 13. Yüzyıllardan kalma.
İngiltere’de yaptığımız seyahat boyunca yolumuz bol bol da
bir başka İngiliz klasiği pub’lar a düştü.
Kimi zaman günün yorgunluğu birer kadeh şarapla geçirilmeye
çalışıldı,kimi zamanda aileyle arkadaşlarla buluşuldu, bol muhabbet eşliğinde
yemekler yendi, çeşit çeşit biralar içildi. Mavilimon’da İngiltere şimdilik
burada bitiyor.2013 yılı içinde bu havası çok nazlı ülkeye yeni bir gezi
planını şu sıralar oluşturmak üzereyiz. Kaldığımız yerden devam etmek üzere
diyelim..Bir sonraki ülke:LÜBNAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder