17 Haziran 2007 Pazar

Pencereler

Shibam’dan ayrılmadan bir kez de pencerelerine bakarmısınız?


Buradaki yazılar için öncelikle kendi çektiğim fotoğrafları kullanmaya çalıştığımı daha önce söylemiştim. Ancak bazen iyi görüntü alamadığım kimi yerlerde seyahat arkadaşım Semiha’nın fotoğraflarına bakıp oradan bir şeyler aldım. Kendi çektiğim pencere fotoğraflarına baktıktan sonra, Semiha’da kimbilir neler çekmiştir diye onun CD’sine yöneldim. Ama sonuç beklediğim gibi olmadı. Ben onlarca pencere fotoğraflarken, Semiha’da onlarca kapı resmi çekmişti. Görsel tercihler dışında bunun mutlaka psikolojik bir açıklaması da olmalı. Benim röntgencilik yanım biraz daha fazla sanırım.

Başkalarının nasıl yaşadığını merak etmek farklı dozlarda olsa da, hepimizde var. Yoksa magazin programları bu kadar iş yaparmıydı? Geceleri perdelerini çekmeyi ihmal eden komşularımızın evine ben asla şöyle bir göz atmam derseniz size inanmam.

Pencereler içerde yaşayanlar hakkında az çok mutlaka bir şeyler anlatır. Öncelikle perdelerin renginden, deseninden, temizliğinden, ütüsünden evin hanımının beğenilerini, titizliğini anlarsınız. Özellikle kimi yazlık evlerin perdelerinde ki danteller adeta birer sanat eseri gibidir. Sonra pencerelere konan çiçekler vardır. Evdekilerin yaşama sevinci gösterir onlar. Bazen pencerenin kenarına oturup sokağı süzen bir kedi de olur, havalanması için kafesinin içinde getirilmiş bir kuş da. Paylaşılacak sevginin çok olduğunu anlatır bana. Tozlu, kimi zaman bir tarafı sarkmış soluk perdeli evler ise bana hep içeridekilerin yanlızlığını anlatır. Konuşacak bir çiçek bile bulamayan ruhların yaşadığını düşünürüm oralarda.


Shibam’ın pencerelerine de içeridekileri anlamak için baktım. Ahşap kafeslerin ardındaki hayatlara ulaşmak çok kolay olmadı. Kimi sımsıkı kapalıydı, kiminin pembe perdeleri hafiften kıpırdıyordu. Evler kadınların tualidir. Beğenilen renkler, biçimler, yaşananlar hep orada ifade edilir. Sosyal hayatta çok fazla ortalıkta olmayan, sokaklarda siyah çarşaflarının ardına gizlenmiş Yemen’li kadınları anlamanın bir yolu olmasını ummuştum pencerelerin, ama bu kez bana fazla sır vermediler.

Yemen’de ise bu pencerelerin ardına ancak bir kitap aracılığı ile bakabildim. Şu anda Paris’te yaşayan Yemen’in ilk kadın fim direktörü Khadija al-Salami’nin otobiyografisi ‘ The Tears of Sheba’ bir nebze de olsa bu dünyaya girebilmemi sağladı. 11 yaşında amcasının zoru ile evlendirilen ancak bir şekilde kuralları, tabuları yıkıp Amerika’ya okumaya giden bir kızın hikayesi. Yemen’i, kadınlarını ve bizim giremediğimiz evlerin içindeki hayatları ilk elden anlatan bir kitap. Bildiğiniz başka Yemen’li yazarlar, ya da Yemen’i anlatan kitaplar var mı?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Ayşegül hanım, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Arif Verimli; "Her insan karşısında gördüğü güzel objeye bakabilir, ama bu sadece görme şeklinde olur. Kişi bunu arzusu dışında gizli gizli yapıyorsa bu hastalıktır" diyor. Uzmanlara göre; röntgencilikle merak birbirine karıştırılmamalı. Yolda yürürken veya evinizin balkonunda dışarıyı seyrederken gözünüze perdesi açık bir ev takıldığında merak edip de bakmış olabilirsiniz. Ancak başınıza bir dert açabileceğini bildiğiniz halde, insanların özel yaşamına girerek onları sürekli gözetliyorsanız, bu bir hastalık halini alıyor.
Psikiyatristler, röntgenciliğin kökenlerinin kişinin çocukluk döneminde başlayan ve çözülmemiş cinsel sorunlardan kaynaklandığını söylüyor. Röntgencilik, psikolojide 'çözülmemiş cinsel saplantı' olarak tanımlanıyor. Verimli "Hastaneye bu tür hastalar adli bir vaka olduğu zaman getirilir. Tedavi için seyrek başvuru olur. Çünkü kişi bunu herkesten saklar. Bir röntgencinin alabileceği en büyük ceza ise ailesine veya çevresindekilere yakalanmasıdır" dedi.
Psikolog Armağan Samancı, "Kişi yasak olan bir şeyi seyrederken hem korku yaşar, hem de bundan haz duyar. Korku ve haz duygusunu aynı anda yaşadıklarında, ikisinin birleşimi kişiye daha çok zevk verir. Röntgencilik veya cinsel sapmalar, haz verdiği için kişi tedavi aramaz" dedi. Bu tarz cinsel bozuklukların birtakım dengesiz hareketlere de neden olduğunu söyleyen Samancı, "Röntgencilik yapan kişilerin bazılarında zaman zaman teşhircilik veya fetişizm de görülebilir" diye ekledi.
Saygılarla
Güngör

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

vallahi harika özetlemişşiniz. Benim ki sadece güzele duyulan merak, ve bir şekilde tüm gördüğüm güzeller de bana kalmasın istiyorum. Bu blog yazma işide biraz buradan çıktı galiba. Sizin yazdıklarınızdan sonra düşündüm de bu magazin merakını çok yorumlayamadım, ben onu da bir tür röntgencilik diye düşünüyordum ama sanırım daha farklı bir şey. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz ??
Sevgilerimle,