Nedendir bilmem gidip görmeden dünya üzerinde iki şehir, belkide adlarının tınısı ile, bana inanılmaz ölçüde gizemli ve egzotik gelirdi. Biri Burma’daki Mandalay diğeri ise Yemen’in Marib’i. Mandalay’ı ucuz Çin mallarının sokaklara yayıldığı kişiliksiz bir şehir olarak buldum, Marib’i ise yıkılmış olarak.
Efsanevi Saba Krallığının başkenti Marib’te ilk yerleşim MÖ 1900 yıllarında başlıyor. Saba Krallığı ise MÖ 1200 lerde. En parlak dönemini Saba Melikesi Belkıs döneminde yaşadığı söylenen şehir tarih boyunca tütsü ve baharat taşıyan kervanların buluşma noktası olmuş. Bu kervanlardan alınan vergiler ile kısa zamanda zenginleşen şehir batıda Arabia Felix (mutlu Arabistan) olarak anılmaya başlamış.
MÖ 800 lerde başlayıp, MÖ 500 lerde tamamlandığı tahmin edilen Marib Barajı bu Arabia Felix imajının yaratılmasındaki en önemli etkenlerden biri. 670 metre boyu ve 16 metre yüksekliği olan barajın, çöl sıcağında suyun buharlaşmasını nasıl önlediği ve suyun kanallar ile tarım alanlarına nasıl taşındığı bugünde çok anlaşılamayan bir sır. 4000 –8000 hektar arası bir alanı sulayan barajın 30-50 bin arası insanı beslediği varsayılıyor. MÖ 800 de yapılan ilk barajın konstrüksüyonu kerpiçken, MÖ 500’de taş konstrüksüyon başlıyor. 1987 de tamamlanan yeni barajı yapanlar ise bu sefer Saba’lılar değil ama Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerinden biri olan Doğuş İnşaat’ın mühendisleri ve işçileri.
Başkent Sanaa’nın yaklaşık 135 km doğusunda yer alan şehirin, çok uzaklardan bakıldığında , bir tepenin üzerine ve eteklerine kurulmuş çok etkili ve heybetli bir görünümü var, ama yaklaşıca bunun bir serap olduğu anlaşılıyor. Şehir 1962 yılında Mısır savaş uçaklarınca bombalanmış. Hem bu bombardıman hemde arkasından gelen terk edilmişlik, şehri tamamen harabe haline getirmiş. İki yıl önceki ziyaretimizde sadece şehrin kenarlarında yaşamaya çalışan üç beş aile var o kadar.
1984’te Alif bölgesinde petrol bulunmasından sonra, kurulmaya başlanan yeni Marib, eskisine on onbeş dakika uzaklıkta. Şu anda 20-25 bin kişinin yaşadığı şehri, Yemen hükümeti 300-400 bin kişinin yaşadığı bir şehir yapmayı planlıyormuş.
Eski Marib’te kervanlarla şehre getirilen tütsülerin kokusunu içime çekmeyi, baharatların tadına bakmayı, pazarlarında satılan doğunun en nadide kumaşlarını ellemeyi, mücevherlerini seyretmeyi, neşeli kalabalıklar içinde dolaşmayı, pazarlık eden tüccarları, kervanların yolunu gözleyenleri görmeyi değil ama hayal etmeyi ummuştum. Çölün rengindeki yıkıntılar hayal etmeye bile izin vermedi. Ortalıktaki tek renk ürkekçe bir duvar kenarından bizi seyreden, belkide en son Marib'linin yeşil elbisesiydi.
2 yorum:
Adam, Kayserili arkadasinin latex-kaucuk urunler yapan fabrikasini geziyordu... Bir ara bir otomatik makinanin basina geldi ve makinadan su sesleringeldigini duydu ; Pisssst ....PAT !.....pissst ..PAT!.....pissst....PAT
Merakedip sordu bu makinanin ne yaptigini ve neden bu seslerin geldigini..
Arkadasi cevapladi : Bu makina biberon emzigi yapiyor... pisst sesi gelen latexin sisirilip emzik formu aldigini, pat sesi de ucuna acilan deligin sesini belirtir... Geziye devam edip baska bir makinanin basina geldiler. Bu makinadanda benzeri sesler geliyordu ama siralamalari farkliydi ; Pisssst...Pisssst...Pissssst....Pisssst ..PAT !..... Adam gene meraklani sordu ; Peki bu ne makinasi ? Bu prezervatif makinasi... Ama neden 4 Pisst ten sonra 1 PAT sesi geliyor... Arkadasi yanitladi: Her 4 prezervatiften sonra 1 tanesinin ucunu deliyoruz da ondan.. Adam saskinlikla ve biraz da kizarak sordu.. Ama neden..? Bu yaptiginiz hic hos degil.. Kayserili cevap verdi.. Oyle mi...emzikleri kime saticaz, peki...?
Fıkralarınızla beni hep güldürüyorsunuz Eşref bey, sizde hep gülün emi..
Sevgiler
Yorum Gönder