15 Eylül 2007 Cumartesi

Biraz daha Bangkok...

Bangkok çok kalabalık ve büyük bir metropol. Biraz uzunca zaman geçirme şansım olsaydı, eminim çok hoş detaylarını yakalayabilirdim ama zaman kısaydı olmadı. Bende bir turistim ama turistleri çok da sevmeyen bir turistim, Bangkok ‘da ise turist çok fazla. Özellikle Avrupa ülkelerinden denizi ve güneşi için ucuz paket turlar alıp gelenler, şehirdeki tapınaklara ve saraylara mutlaka büyük sürüler halinde gelmeden Tayland’ı görmüş kabul etmiyorlar kendilerini. Bağrış çağrış, gürültünün bini bir para Buda heykellerini görmeye çalışıyoruz.

Uzak Doğu’da seyahat ederken Buda heykellerinden kurtulmanızın hiç şansı yok. Büyüğü, küçüğü, yatanı, oturanı, ayakta duranı, ciddisi, kahkaha atanı hepsi mevcut, ve hepsi de kutsal. Bangkok’daki ünlü Buda heykelleri de Sukotay Traimit Altın Buda, Vat Po’daki Yatan Buda ve Vat Pra Keo’daki Zümrüt Buda.

Benim için en ilginci daha önceden tanışıklığım olan 60 cm boyundaki Zümrüt Buda idi. 2000 yılında Laos‘da seyahat ederken Luang Prabang şehrindeki Hopra Keo tapınağında bu küçük heykelin boş tahtına bakıp, o zamanki adıyla Siyam’lıların şimdiki Tayland’lıların 18. yüzyılda bu minik heykeli zorla ülkelerine götürmelerinin hikayesini vah vah diye dinlemiştim. Heykel orada olmasa bile 200 yıldır halen bu tapınağı kutsal olarak kabul etmeleri bana ilginç ve birazda hüzünlü gelmişti.



İşte bu küçük heykel şimdi Bangkok’daki Büyük Kraliyet Sarayının içinde bir tapınakta yer alıyor. Ama Allah için Tayland’lılar da çok iyi bakıyorlar bu heykele. Öncelikle bu zümrüt dense de yeşim taşından olan heykel, Tay hanedenının kişisel koruyucusu kabul ediliyor ve Kral yılda üç kez bizzat heykelin üzerindeki kıyafeti değiştiriyor. Yazlık, kışlık ve yağmur mevsimine göre ayarlanmış kıyafetleri var. Bizim ziyaretimiz sırasında kış mevsimi olduğu için pelerin takmış durumdaydı. Bu arada Buda’nın en sevdiği yemekler yapışkan pirinç ve yumurta imiş ki tapınak da bunlardan bol miktarda adak görebilmek mümkün.

Kral 5. Rama tarafından yaptırılan Büyük Saray’da inanılmaz bir porselen, cam ve mozaik işçiliği var. Çok görkemli diyemesem de, kesinlikle çok süslü bir saray. Etraftaki heykellere süslemelere bakıp insan kendini Alice Harikalar Diyarında sanabilir, ama sanamıyorsunuz çünkü turistlerle adeta itiş kakış bir vaziyette dolaşmak zorundasınız.

Bangkok’un benim için bir keyifli yeri de Çin Mahallesi oldu. Çin haricinde Asya’daki en büyük Çinli nüfus burada yaşıyor. Nüfus büyük olunca yiyecek içecek satılan pazar yeride çok büyük. Tezgahların arasında değişik tatlar ve kokular deneyimleyerek ve neyin ne olduğunu anlamaya çalışarak oldukça uzun zaman geçirebilirsiniz.


İlk fotoğraf Zümrüt Buda benim değil, fotoğraf çekmeye izin verilmediği için mecburen Wikipedia’dan. Ben sadece biraz kestim, ışıklandırdım. Diğerleri Büyük Saray daki heykellerden

10 yorum:

Punto dedi ki...

Uzakdoğu hep ilgimi çekmiştir. Gazetecilik yıllarımda bir çok ülke görmüştüm ama Uzakdoğu'ya gidememiştim. Yazı ve fotoğraflar çok güzel. Paylaştığın için teşekkürler.

Tijen dedi ki...

Ayşegül'cüğüm,
Ne zaman gittin Tayland'a? Ben de bir Güneydoğu Asya gezisi yapmak istiyorum ama turlarla değil. Bakalım kısmet olacak mı? Evet arada balık yiyorum. O kadar seyrek ki, yiyorum demem bile ayıp ama...

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Punto bey ve Tijen cim,
Uzakdoğu benimde gitmeyi en sevdiğim yerdir. Nedense orada çok rahat ve huzurlu oluyorum. Önümüzde ki yıl da yine o bölgede meditasyon ve yoga dersleri alabileceğim bir program yapmaya çalışıyorum ama bakalım gerçekleşecek mi?
Tijen cim senin de en kısa sürede gitmeni umarım çünkü sen benden farklı olarak eminim çok değişik lezzetler de bulup geri geleceksindir ve onları senin kaleminden okumak kesinlikle çok keyifli olacaktır.

Cuneyt Guven dedi ki...

Merhaba Ayşegül,
İade-i ziyaret çerçevesinde güzel sitene bir göz attım. Bilahare detaylıca tümünü okuma niyetindeyim. Güzel Tayland'dan sonra bakalım şimdi nereleri yazacaksın? Takipteyiz.
Selamlar...

Cüneyt
www.cuneyt360.com

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Cüneyt,
daha yazacak 30'a yakın ülke var not defterlerimde ama bakalım böyle aheste aheste ne zaman bitecek. Sitenin büyük bir kısmını okudum ileride de referans için döneceğimden eminim ama keşke sonlandırmasaydın, yollar hiç biter mi?
Sevgilerimle,

Cuneyt Guven dedi ki...

Yollar elbet bitmez ama 360 merdiyen bitince bu siteyi de isim itibariyle sonlandırma zamanı geldi. Belki başka bir site açarım belki de senin siteye konuk yazar olurum iznin olursa. Kim bilir...
Bayramda Arnavutluk ve Makedonya niyetim var. Oralara gitmiş miydin?

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Cüneyt
Arnavutluk ve Makedonya'ya gitmedim, nedense Avrupa'da çok fazla seyahat etmedim. Aman yakınlar, nasıl olsa bir gün giderim diye diye aslında pek çok yer kaldı. Eğer mavilimon'a yazı yazmak istersen bundan çok büyük bir mutluluk duyarım. İlk konuk yazar olarak senden daha iyi kim olabilir ki zaten...
Sevgilerimle

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Cüneyt
Arnavutluk ve Makedonya'ya gitmedim, nedense Avrupa'da çok fazla seyahat etmedim. Aman yakınlar, nasıl olsa bir gün giderim diye diye aslında pek çok yer kaldı. Eğer mavilimon'a yazı yazmak istersen bundan çok büyük bir mutluluk duyarım. İlk konuk yazar olarak senden daha iyi kim olabilir ki zaten...
Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

:) Tayland ,Geçen yaz arkadaşlarla gittik.herseyi yiyemediğim için sadece ananas ,lychee muz ve diğer tropik meyvelerle beslendik.Minbure -pattaya ve adını hatırlayamadıgım bircok yere gittik.Benim blog dada görebilrsiniz.Değişik ama bana göre asla yaşanılmaz bir ülke .(belki yaşım cok genc oldugu için flndır (16) )Daha 1 hafta önceki programda kuş gribinin çıktığı ülke tayland demişler uzun uzun göstermişlerdi.Ben PERU 'yu merak ediyorum ,inkalar fln :) Güzel blog sevgiler .
Asli

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sevgili Aslı keşke blogunun adını yazsaydında bende Tayland'ı birde senin gözünden görseydim. Peru'da çok güzel bir ülkedir, en yakın zamanda orayıda yazmayı planlıyorum.