2 Mart 2008 Pazar

İstanbul'un sürprizleri...

İstanbul’la aşk ve nefret ilişkimin son hızla devam ettiği günlerdeyim. Bu sıralar sürekli dışarıda olduğum için trafik beni çıldırtmak üzere... Uzayıp giden trafikte saatlerce beklerken, meditasyon yapmayı falan deniyorum ama bu şehirde iç huzuruna ulaşmak zor. En sonunda dönüp dolaşıp, artık bu şehirden gitmeliyim noktasına geliveriyorum. Ama bazen öyle bir sürpriz yapıyorki bana bu şehir.....

Moda burnundaki Koço Lokantası, Üniversite yıllarımdan beri aralıklarla gittiğim bir yerdir. Geçen akşamda arkadaşlarla, yiyip,içip, söyleşiyoruz, bol bol da gülüyoruz. Masadan birisi hadi aşağıdaki ayazmaya gidelim dedi. Önce bizimle kafa buluyor zannettik, sazan balığı durumlarına düşmemek için ısrarla masada oturmaya devam ettik ama sonra baktık ki ısrarlı hep beraber lokantanın içinden geçtik, mutfağın yanından aşağı indik ve hakikaten aşağıda minicik bir kilise...


1930’lu yıllardan beri burada olan Aya Katarina Ayazması, meğerse faal bir kilise imiş. Tam karşıda gümüş işlemeli bir Aya Ekatarini ikonası ve önünde yanan mumlar ama içeriye 3-4 kişiden fazlanın girmesi mümkün değil. Buraya kadar gelmişken hemen mumlar yakıp adaklarda bulunuyoruz. Ancak sonradan öğreniyorum ki, burada adakta bulunmanında bir raconu varmış. Aya Ekaterini sevdiğine kavuşamadan öldüğü için, öyle ben azize oldum falan diye alicenaplık göstermez ve sevgiliye kavuşma dileklerini yerine getirmezmiş. Onun ilgi alanı daha çok iş ve para konularıymış...

Eğer bir gün yolunuz buraya düşerse, mezelerden sonra balığınızın gelmesini beklerken hemen aşağıya inip iki mum dikip, umut etmeye devam edebilirsiniz.. İstanbul’un sürprizleri hiç bitmiyor değil mi?

1 yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Benim için de süpriz oldu bu bilgi. Hayatımın geçtiği yerlerden bahsediyorsun ve henüz şimdi öğreniyorum bunu.
Böyle sahiden İstanbul; baktı ki biri kaçacak yapıveriyor en afillisinden bir süpriz.;-)