.jpg)
İsfahan'ı ,İsfahan yapan 17. Yüzyıl Safevi imparatoru Şah Abbas. O dönemde şehrin planını yapan ise Ali Ekber Isfahani. Bugünde halen aynı plan şehrin merkezinde kullanılıyor. Şehrin sloganı ise ‘İsfahan; nısf-ı Cihan’ yani ‘İsfahan; dünyanın yarısı’ 17.yüzyılda şehri ziyaret edip, dünyanın yarısı olduğuna kanaat getiren Fransız gezgin Regnier’in ağzından çıktığından beri yüzyıllardır söylenip durmakta.
İsfahan’daki ilk ziyaretimiz şehrin yaklaşık 40 dakika kadar dışında bulunan Bakran’daki Piri Bakran türbesine oluyor. Isfahan’ın yemyeşil parklarında dolaşmak yerine bu yıkık dökük yapıya gelmek başta canımı sıkmıyor desem yalan olur. Binanın dışı zamanın ve insanların hoyratlığı sonucu yavaş yavaş yıkılmış gibi. Kilitli kapısının açılması için evinden telefonla çağrılan bekçinin gelmesini bekliyoruz. Turistler tarafından pek az ziyaret edilen bir yer olduğu için bekçide sanki gelişimizden memnun. Kapı açılınca içinde gizlediği muhteşem stuco işçiliği ortaya çıkıyor. Stuco kurutularak sertleştirilen bir cins çamurun daha sonra ince yontu ile şekillendirilmesi işlemi. Güzelliği istiridyenin içinden çıkan inci gibi şaşırtıcı. Bunca yol gelmemize kesinlikle değiyor. 8. Yüzyılda binası, 14. Yüzyılda da süslemeleri yapılan türbe, zamanın saygın bir din bilimcisi Piri Bakran için yapılmış..jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Caminin toplamında irili ufaklı 476 adet kubbe var. Tuğla işçiliği, devasa boyutları ve her biri diğerinden farklı desenli kubbeleri ile kesinlikle muhteşem. Bol bol fotoğraf çekiyorum. Güvercinler orta meydanda bulunan havuzuna konup konup kalkıyorlar. Etrafta namaz kılanlarda var, hemen onların yanına devrilip yatmış, öğle sıcağını derin bir uykuda geçirenlerde. .jpg)
.jpg)
Daha sonra sokak aralarından yürüyerek ince uzun bir fabrika bacası gibi duran Ali Minare’ye gidiyoruz. Geç dönem Selçuklu eseri olan bu binanın kervanlara yol gösterici bir unsur olduğu düşünülüyor. Bir çeşit çöl feneri..jpg)
.jpg)
.jpg)
Daha sonra sokak aralarından yürüyerek ince uzun bir fabrika bacası gibi duran Ali Minare’ye gidiyoruz. Geç dönem Selçuklu eseri olan bu binanın kervanlara yol gösterici bir unsur olduğu düşünülüyor. Bir çeşit çöl feneri.
.jpg)
Bir süre sonra ne kadar güzel olursa olsun insan eski eserlerden, tarihten sıkılmaya başlıyor, bugüne dönmek, yaşama karışmak istiyor. Bunun içinde en güzel hedef Zayende nehrinin iki tarafında yer alan parklarda uzun bir yürüyüşe çıkmak. Ara sıra piknikçilerle sohbet etmek, nehrin üzerinde yer alan köprülerden geçmek, ayaklarında yer alan çayhanelerde oturup çay içmek.
.jpg)
İran’lı ailelerde bizim gibi piknik yapmaya çok meraklı. Tatil günü nehir etrafındaki yeşillikler tıklım tıklım dolu. Ama bizden çok büyük bir farkları var. Şehirlerini, kendilerini seviyorlar ve başkalarına karşı saygılılar. Toparlanıp gittiklerinde binlerce insan arkasında tek bir çöp parçası bile bırakmıyor. Evim Göztepe parkına çok yakın, yaz kış bunaldıkça bir koşu gidip park içinde bir tur atmak bana çok iyi geliyor. Havalar ısınmaya başladığında beri bir de bizim piknikçilerin halini görüyorum da içimden ağlamak geliyor. Sadece 2 m. uzağındaki kocaman çöp bidonu yerine bütün çöp poşetlerini, plastik bardağını, tabağını, çatal kaşığını, yarısı yenmiş meyvelerini, ve daha bilmem nelerini olduğu gibi bırakıp gönül rahatlığı ile evlerine dönebiliyorlar.
.jpg)
.jpg)
Zayende üzerinde 6 adet köprü var ama en güzelleri kesinlikle Siosepol ve Kacu. Otuzüç kemer anlamına gelen Siosepol 1602 yılından beri ayakta ve şehrin adeta simgesi gibi. Etrafı, ve ayaklarında yer alan çayhaneler tıklım tıklım neşeli insan kalabalıkları ile dolu. Uzun uzun parklarda yürüyorum, tek sıkıntım ise sıcak bir günde saçlarımın, ellerimin, kollarımın esen rüzgara yasaklı olması oluyor.
Daha Nakş-ı Cihan’a gitmedik , İsfahan’ın çarşılarında uzun uzun gezinmedik ama galiba bu yazıyı bugünlük Zayende kıyılarında noktalamalı. Devamı gelecek sefere olsun.
1 yorum:
Ayşegül'cüğüm,
Cumartesi gelebilseydin bir sürprizle karşılaşacaktın. Ece'nin yeğeni Dilek de geldi, hatta senden konuştuk. Çok sevinirdim seni görsem ya galiba Datça'ya bırakacağız bu buluşmayı, tabii öncesinde senin buralara yolun düşmezse.
Yorum Gönder