22 Haziran 2007 Cuma

Tarim Sarayları - Yemen


Tarim Yemen’deki saraylar şehri. Hadramut vadisindeki üç önemli şehirden biri olan Tarim ayrıca tarih boyunca yetiştirdiği İslami bilginleri ile de ünlü.

Sıcak bir öğleden sonrası gittiğimiz şehir adeta terkedilmiş gibiydi. Bu terkedilmişlik aslında Tarim’in çamurdan sarayları için doğru bir tanımlama. Columbia Üniversitesi’nin desteği ile kısmen restore edilmiş olan Kasr al İşşah’ın kapısını açması için bekçinin gelmesini beklerken, sığındığımız ufak bir ağacın altından, yolun karşı tarafındaki diğer saraylarda gözüküyordu ve terkedilmiştik oralarında hakimiydi.

19.Yüzyıl sonu , 20. Yüzyıl başında Hadramut Vadisi’nin Hint Okyanusundaki ticaret ve yurt dışındaki yatırımları ile zengin olan tüccar aileleri bu bölgede saraylar inşa ettirmeye başlarlar. Tarim’daki 30 sarayın tamamına yakınına sahip olan Al Kaf ailesi bu tüccarlar arasında en etkili olanlardandır. Ailenin pek çok üyesi, saygı duyulan hocalar olarak kabul edilirken aynı zamanda bölgedeki batılılaşmanın öncüsü olarak kabul edilen ufak elit bir topluluğun üyeleridirler. Saraylarında yoğun olarak ticaret yaptıkları İngiliz Hindistan’ı ve Güneydoğu Asya mimarisinin etkilerini görmek mümkündür.

Kasr al İşşah’ın sahibi Ömer bin Şeyh al Kaf, Singapur’daki otel, emlak yatırımları ve ticaret sonucu elde edilen serveti ile 1890 yılında bu binanın ilk kısımlarını inşa ettirir. Şimdiki terkedilmişlik hali bir zamanlar bu evin içindeki günlük koşuşturmayı hayal etmeyi biraz zorlaştırıyor ama zamanın etkisinden çok, insanların hoyratlığı sonucu paramparça olduğuna inandığım orada burada bir kısmı kalmış pencere vitraylarındaki zarif detaylar ve renkler, tavan ve duvar süslemeleri bir dönemin zenginliğini, görkemini gözler önüne seriyor.

1970-1991 yılları arasında Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Tarim’ın sarayları o dönemde devletleştirilir. Şu anda pek çok üyesi Suudi Arabistan’da yaşayan al Kaf ailesi ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Marxist dönemde devlet tarafından pek çok ailenin birarada yaşaması için yerleştirildiği saraylar, iki Yemen’in birleşmesi sonrasında al Kaf ailesinin açtığı davalar sonucu aileye iade edilmeye başlamış.

Sarayların Yemen’de ulusal servet statüsünde olması, bu statüden dolayı aile üyelerinin yeni bir devletleştirme furyasından çekinmesi, sayısı pek çok olan varisler arası anlaşmazlıklar ve restorasyon masraflarının yüksekliği Tarim saraylarının geleceğini belirsiz kılıyor. Dışarı çıkmadan önce salondaki vitray camlardan, bomboş salonun kuytuluğuna ve serinliğine sızan renkler arasında hissettiğim tek şey hüzün oldu.

Tarim şehrinin sembolu 53 metre yüksekliğindeki çok hoş minaresi ile al Mihdar Cami. Güney Arabistan’ın bu en yüksek minaresi ve tabi ki camisi de kerpiçten. Yemenli ustaların bu eseri aynı zamanda dünyanın da en uzun kerpiç minaresi. Tarim 951 yılından itibaren Şafiliğin Yemen’deki merkezi olmuş bir şehir. Şafilik inancını Irak’tan getiren Ahmet ibn İsa el Muhacir’in türbesi şehrin biraz dışında. Hut Peygamberin mezarı ve bu türbe Hadramut vadisinde ki en kutsal ziyaret yerleri. Şafilik İslamiyetin yorumlanmasına karşı olan bir inanç. Şafiler sünnete inanmaz, salt Kuran’a bağlı kalmayı savunurlar.

Tarim sarayları için daha detaylı bilgi www.learn.columbia.edu/tarim adresinde bulunabilir.


6 yorum:

Adsız dedi ki...

Selam
İstanbul'un kavurucu sıcaklarında senin Yemen yazılarınla tekrar o günlere gittim.. Görmekten çok heyecanlanıp mutlu olduğum bir ülke, kalemine sağlık..sevgiler
Semiha

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Yemen hakikaten bir farklıydı değil mi, Suriye yede gittik ama orada yazacaklarım bir yerden sonra bitti, Yemen'de ise sürekli aklıma yeni birşeyler gelip duruyor. Datça'yı soracak olursan sıcak bir hava ve buz gibi bir deniz, ama bu havada iyi gidiyor. Seni en kısa zamanda burada görmek dileği ile...

Adsız dedi ki...

Selam,
Gelmek için can atıyorum.Malum sebeplerin org. ve iş yoğunluğu beni zorluyor. Seçim sonrası Ağustos ayında baba ve yiğen bir ay gibi kalacaklar ben gidip gelirim. Herhakde Eylül gibi de londra.
Sevgi ve selamlar,

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Ben seni Haziran sonu bekliyordum ama anlaşılan Ağustos a kalmışsın. O zaman ben seçim için İstanbul'a geldiğimde görüşürüz...

Unknown dedi ki...

yemen yorumlariniz benim icin bir hayli faydali ve ogretici oldu , cok tesekkurler
ben de 1 aydir yemende yasiyorum.

http://www.tistaiz.com/

ama safilik hakkindaki yorumu neye gore yazdiniz anlayamadim

""Şafiler sünnete inanmaz, salt Kuran’a bağlı kalmayı savunurlar.'''

benim burada gordugum kadariyla safilik ve sunnet hakkinda herhangi bir problem yok.

en azindan bizler kadar onlarda sunnete saygili.

Unknown dedi ki...

Şafiliği ben öyle bilirdim Kemal bey, ama sanırım siz daha yerinde incelediğiniz için doğrusunu biliyorsunuzdur. Bende notumu aldım. Teşekkürler..