16 Kasım 2007 Cuma

Che ve Marilyn

20 yüzyılda ikon haline gelmiş iki fotoğrafı bulmaya çalışsak, %90’ımız her halde iki tanesi üzerinde hemen uzlaşır. Alberto Korda’nın Che’si ve Sam Shaw’ın Marilyn Monroe’su. Her iki adamın da bir anlık yakaladığı görüntüler nesillerin beynine kazınmış durumda.

Küba’ya gitmeden önce fotoğrafları tabi ki biliyordum, ama her iki fotoğrafçının adını dahi duymamıştım. Rehberimiz Jorge’nin bana anlattığı küçük bir anektot sayesinde bu fotoğrafların gerisindeki adamları öğrendim.

Sam Shaw 90’lı yıllarda Küba’ya gelir. Rehberi ise Jorge. Programındaki en önemli maddelerden biri de Alberto Korda ile tanışmaktır. İki adam buluşurlar, hatta Korda’nın pişirdiği yemeği yerler. ‘Neler konuştuklarını duydun mu’ diye sordum Jorge’ye, onları yalnız bıraktığını söyledi. Ayrılırlarken Shaw, Marilyn fotoğrafını, Korda’da Che’nin fotoğrafını imzalamış ve birbirlerine vermişler.

Che’nin fotoğrafına gelecek olursak; Tarih: 5 Mart 1960. Sabotaj’a uğrayan La Coubra gemisinde hayatını kaybedenler için cenaze töreni düzenlenmektedir. Fidel Castro kürsüden, sabotajın detaylarını anlatmaktadır. O gün Jean Paul Sartre ve Simone de Beauvoir’da oradadır. Korda platform’un 8-10 metre uzağındadır ve kamerasında yarım telefoto lens takılıdır. Fidel’in ve ünlü misafirlerinin düzinelerce fotoğrafını çeker. O ana kadar kalabalıkların arasında duran Che bir an için öne çıkar, sadece iki poz çekebilir Korda, çünkü yaklaşık 30 saniye sonra Che tekrar kalabalığın arasına karışır ve görünmez olur. Ve bir adamın gözleriyle yakaladığı o saniyelerden bize unutulmaz bir görüntü kalır.

Ertesi gün fotoğraf gazetelerde basılmaz. Bol bol Fidel ve ünlü misafirlerinin fotoğrafı vardır. Fotoğraf yedi yıl boyunca Korda’nın arşivlerinde kalır. 1967 yılında Che hala hayattayken ve Bolivya’da savaşırken, İtalyan yayıncı Giangiacomo Feltrinelli, Korda’nın stüdyosuna gelerek Che’nin bir kaç fotoğrafını almak ister, ancak Korda ona arşivindekileri göstermeye fırsat kalmadan, Feltrinelli, Korda’nın duvarında asılı olan bu fotoğrafın iki kopyasını ister. Fiyatını sorduğunda ise ‘Benden sana hediye olsun’ der, Korda.

Fotoğraf İtalya’ya gider ancak yayınlanması bir kaç ay sonra Che’nin Bolivya’da ölmesinden sonra olacaktır. Dünya’daki en ünlü, kitlelerce en çok bilinen ve kesinlikle en çok kopyalanan bu fotoğraf’dan Korda hiç para kazanmamış ve sonrasında da haklarını almak için uğraşmamıştır. Sadece Che’nin fotoğrafını şişelerinde kullanan bir alkol şirketi için bir dava açar, dava sonucunda kazandığı 50.000 doları da Küba sağlık sistemine bağışlar.

Telif hakları hakkında soru soran bir gazeteciye ise şunları söyleyecektir. ‘ Che’nin uğrunda öldüğü fikirlerin destekcisi olarak, fotoğrafın onun hatırasını anlatmak ve dünyada sosyal adaleti desteklemek istiyenlerce kopyalanmasına karşı değilim.’

Shaw 1999, Korda ise 2001 yılında ölür, daha önce başkaları anlattı mı bilemem ama bana’da Küba'dan kalan bir anı olarak, 2007 yılında bu iki adamın buluşmasını anlatmak düşer.

Che fotoğrafının hikayesini Küba’dan aldığım bir Alberto Korda fotoğraf albümünden çevirdim. Bir gün karşınıza çıkarsa mutlaka uzun uzun inceleyin. Küba devriminin, Che’nin, Fidel’in en güzel siyah-beyaz fotoğraflarını Korda çekmiş sanırım.


Che'nin fotoğrafı için Korda sağolsun yayın haklarını vermiş, ama zamanında oğullarına fotoğraflarının telif hakları için 100 milyon dolarlık dava açan Shaw'ın varisleri umarım beni bağışlar, bu yazıyı fotoğraflar olmadan yazamadım... ve mavilimon yayın haklarına saygılı politikasını sürdürür :)

5 yorum:

Geveze Kalem dedi ki...

Ayşegül, çok değerli bilgiler aktarıyorsun. O fotoğrafları çeken kişilerin kimler olduğunu ve hangi koşullarda çektiklerini hiç düşünmemiştim. Ve merak etmediğim sürece bilme imkanım yoktu.
Korda'nın albümünü görmek isterdim. Şimdi internet ortamından birkaç fotoğrafını görebilme umuduyla araştıracağım. Ama 'Denk gelemezsem alacağım,' diyemeyeceğim (ki zaten Türkiye'de bulma imkanım var mı bilmiyorum)çünkü ondan önce Ara Güler'in albümlerini kazandırmak istiyorum kütüphaneme. :)
Sevgiler...

Butterfly dedi ki...

Bir resmin, bir görüntünün, herhangi bir eşyanın bile eğer bir hikayesi varsa-mutlaka vardır da ben bilieceksem- daha anlamlı oluyor,okurken içine girebildiğimi hissettiriyor bana, ve sen sevgili Ayşegül öyle güzel aktarıyorsun ki,insan zihni bırak okurken yorulmayı,ne çabuk bitti dedirten bir tad bırakıyor,ilk kez duyuyorum bu hikayeleri, şimdi gidip ben de aktaracağım, yeni öğrenmenin vermiş olduğu tadla:) teşekkürler

Nihat Akkaraca dedi ki...

Bu değerli ve ilginç bilgiler için binlerce teşekkür, Ayşegül.

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

gecen haftalarda Bolivya vardi Demokrasi programinda Isvec'te ve Che baskindi belgeselde...Ustune senin bilgilerin cok guzel bir sos oldu...Tesekkurler..

mavimantar dedi ki...

Che'nin bu resmini ne zaman görsem 17-18 yaşlarıma giderim.Kırmızı zemin üzerine siyah gölge olarak , sinema afişi boyutunda odamın duvarında asılı olan poster gelir gözümün önüne.Bu fotoğrafın nasıl ve hangi koşullarda çekildiği ile ilgili bilgilerimi yeniden anımsattın bana.Açıkçası unutmuşum, sayende yeniden anımsadım.Birde resim değiş tokuşu yaptıklarını bilmiyordum.Senden ne çok şey öğrendim ben.
Sevgiler - Teşekkürler....