Lübnan sınırına yakın dağlarda otobüsle giderken, bambaşka bir Suriye de seyahat ediyorduk. Etraf ormanlık, yemyeşil, bereketli ve otobüsün camlarına hızlı hızlı vuran deli bir yağmur vardı. Bu manzaraya Mozart yakışır diyerek, ipod u kulağıma taktığımı hatırlıyorum.
Dünya üzerinde orta çağdan kalma askeri yapıların belkide en iyi korunmuşu olan Krak des Chevaliers e ulaşmaya çalışıyoruz. Dar ve döne döne kaleye çıkan yola büyük otobüs çıkamadığı için, bir yerden sonra daha ufak münibüslere geçiyoruz. Hava bize müsade ediyor ve kalenin önüne geldiğimizde yağmur kesiliyor.
Burada ilk kez 1031 yılında Halep Emiri bir kale inşa eder, Haçlı seferleri sırasında,1144 yılında daha çok Hospitallier olarak bilinen Saint John şövalyeleri burayı ele geçirir ve tekrar inşa ederler. Güvenli olarak görmedikleri kayalık tarafı, baştan aşağı yontarak, doğal bir sur haline getirirler. Aslında iç içe yapılmış kalelerden oluşan Krak des Chevaliers, bu özelliğinden dolayı, uzun bir süre Müslümanlarca ele geçirilememiştir. Arap tarihçi İbni Al Atir yazdığına göre, Müslümanların boğazına saplanmış bir kemik parçasıdır kale.
Üzerinde rahatça gezilebilen kalın surları, ahırları ,mutfakları, tuvaletleri, kilise/camisi, yaşama alanları, yemek salonu ve kale komutanının yaşadığı iç kalesi ile öylesine iyi korunmuş durumdaki, etrafta gezinen şövalyeleri, mutfakta pişen yemekleri, etrafta koşuşturan çalışanları düşleyebilmek için, hayal gücünüzün fazla mesai yapmasına hiç gerek kalmıyor. Normal zamanlarda ikibin kişi yaşarmış burada.
Boğazdaki kemikten kurtulmak en sonunda Memlük sultanı Baybars a kısmet olur. Uzun süren bir kuşatmadan sonra dıştaki kaleleri ele geçirir ama şövalyeler en içteki kalede direnmektedirler. Şövalyelerin ve Memlükların son geldikleri bu noktalar birbirine o kadar yakındı ki, her iki taraf içinde, düşmanı ile adeta göz göze gelip, hiç bir şey yapamamak son derece sinir bozucu olmuş olmalı.
Şövalyeleri iç kaleden çıkartamayacağını anlayan Baybars en sonunda hileye başvurmak zorunda kalır. Şövalyeler bir mektup yazarak Trablus kontundan yardım istemişlerdir, ancak bu mektup, Baybars ın eline geçer. Cevabı da, kontun ağızından yine Baybars tan gelir. Kont yardıma gelemeyecektir ve şövalyelere teslim olmalarını öğütlemektedir.
Baybars kaleyi aldığında en çok şövalyelerin yemek salonundan etkilenir. Kaburgalı çapraz tonozlarla süslenmiş koridoru bu türün ilk örneklerindendir. Bu Gotik tarz buradan Fransaya gidecek ve Katedrallerde kullanılmaya başlanacaktır. Salonu zengin eşyaların yanı sıra, duvarlarına oyulmuş pek çok yazıda süslemektedir. Yazıların hepsini teker teker tercüme ettirir ve biri hariç diğer hepsinin silinmesini ister. Bir pencere kenarında bugünde görülebilen yazı şöyledir.
Eğer zarafet, akıl ve güzellik size verilmişse, kibir ve gururun bunlara eklenmesi, tüm bu niteliklerin lekelenmesine neden olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder