17 Nisan 2007 Salı

Zenobia

Bir önceki yazımda Suriyeli kadınları anlatmıştım. Bu sefer Suriyeli bir kadını anlatacağım. Palmira şehrinin kraliçesi Zenobia. Selahattin Eyyubi ile birlikte Suriye topraklarının en önemli iki isminden biri. Ben ilk kez adını burada duydum, nerede ise Roma imparatorluğuna diz çöktürteceğini öğrendiğimde de çok etkilendim.

Zenobia nın babası Roma vatandaşı da olan bir Bedevi soylusu ve Palmiralı bir senatör. Annesi doğumda ölen Zenobia nın eğitimine çok önem veriyor. Mısır dilini, Yunancayı, Aramiceyi ve Latinceyi konuşabilen Zenobia, tarihe çok meraklı, Homer ve Plato yu okuyor. Kervanlarla bölgedeki diğer yerlere seyahate çıkıyor. İçki içmeyi seven, avlanmaktan çok keyif alan ,güzel akıllı ve çok çekici bir kadın.


258 yılında, 20 yaşına geldiğinde Palmiranın kralı 60 yaşındaki Septimus Odaenathus ile evlenir. Romalılardan nefret eden Zenobia bu evliliği iktidara ulaşmada bir amaç olarak görmektedir. Odaennathus un ikinci evliliğidir. Tahtın varisi ise kralın ilk evliliğinden olan oğlu Hairan. 266 da Zenobia nın kendi oğlu doğar, Adı Tanrıçanın armağanı anlamına gelen Vaballathus tur. Bir yıl sonra 267 de hem kral hemde oğlu suikaste uğrarlar. Bu ölümlerden Zenobia ne kadar sorumludur çok bilinmez.

Oğlu kral ilan edilir ancak henüz çok küçük olduğu için Zenobia onun adına yönetimi eline alır. Kocası hayattayken meclis toplantılarına katılarak, hatta hasta olduğu zamanlarda onun adına meclisi bizzat yöneterek siyaseti öğrenmiştir.

Bu sırada Romalılar zor durumdadır. Gotların kuşatması ellerini kollarını bağlamış durumdadır. Bu fırsattan yararlanan Zenobia Doğu Roma imparatorluğunu Sasanilerden korumak adına yeni bölgelerin işgaline başlar. Çok iyi bir binici ve ordusundaki askerlerle beraber, gerektiğinde 5-6 kilometreyi sorunsuzca yürüdüğü yazılmıştır. Ankara, Kadıköy, Filistin ve Lübnan a kadar gider. Antakya yı işgal ettiğinde Roma ya burayı senin adına işgal ettim diye mesaj yollar. Daha sonra İskenderiyeyi de alır ve burada affedilmez olanı yaparak kendi ve oğlu adına para bastırır. Bu Romaya karşı başkaldırının tam adıdır. Bir süre sonra Roma ya tahıl sevkiyatını da durduracaktır. Amacı Romayı yıkıp, iktidarı Palmira ya taşımaktır.

Tam da bu sırada, hep söylendiği gibi kaderin bir cilvesi olarak ( cilve değildir nedenleri mutlaka vardır ama ben bilmiyorum) Gotlar Roma kuşatmasını kaldırırlar. Bunu duyan Zenobia Roma ya bağlılık mesajını gönderir ama artık Roma ona güvenmemektedir.

Roma imparatoru Aurelian yüzbin kişilik bir ordu toplayarak Palmiraya hareket eder, Zenobia onu Anadolu da beklemektedir ancak kendi ordusu yirmibin kişiliktir. Zenobia geri çekilmek zorunda kalır. Nihayet Roma Palmirayı kuşatır, ancak Kraliçe gerekli hazırlıkları yapmıştır. Her gece şehrin meydanlarında ziyafetler verip, eğlenceler düzenlemekte adeta Romalılar la eğlenmektedir. Ancak Romalıların çevredeki Bedevilerle işbirliğine gitmesi Zenobia nın planlarını bozar. Bir gece gizlice bir deve sırtında şehirden ayrılarak eski düşmanı Sasaniler le anlaşmak üzere yola düşer, ancak Fırat nehri kıyılarında yakalanır.

Tüm gururuna karşın şehrini kurtarmak adına Roma imparatoru önünde diz çöker, kendisinin değil ama Palmira nın bağışlanmasını ister. Çok sevdiği şehrinin yıkılıp yağmalanması en büyük korkusudur. Aurelian onun bu isteğini kabul eder, oğlu ile birlikte esir alınarak Roma ya doğru yola çıkartılır. İstanbul boğazını geçerken oğlu öldürülür. 274 yılında altın zincirlere vurulmuş olarak Roma da ortaya çıkacaktır. Onun güzelliğinden ve zekasından çok etkilenen Aurelian ona Tivoli yakınlarında bir villa verir.

Zenobia nın bundan sonraki hayatı için iki farklı hikaye var. İlki ve en kabul görenine göre. Zenobia Romalı bir yönetici ve senatör ile evlenerek, büyük bir lüks içinde yaşamış, Roma aristokrasisi içinde bir filozof ve sanatçıların koruyucusu olarak hayatını sürdürmüştür. Bu evliliğinden kızları olduğu ve onların da önemli Romalı asillerle evlendiği söylenir.

İkinci hikaye ise bir süre imparatorun metresi olmak zorunda kalan Zenobia nın, Aurelian ın yeni bir Sasani seferine çıktığı sırada Trakya da suikaste gitmesinden sorumlu olduğu, ve bunun ardından da intihar ettiğidir.

Palmira da ise, Zenobia ayrıldıktan sonra bir ayaklanma ortaya çıkar. Daha önce şehri affetmiş olan imparator bu kez acımasız davranır ve Roma ordusu geri gelerek Zenobia nın sevgili şehrini yıkıp yağmalar ve büyük ölçüde harabeye çevirir.

Tarihsel kimi bulgular Zenobia nın Roma daki hayatı ile ilgili olarak ilk hikayeyi destekler nitelikte olsalar da, ben ikinci hikayeye inanmak istiyorum. Böylesine hırslı ve akıllı bir kadının ömrünün geri kalanını, oğlunu öldüren, şehrini yok eden insanlarla beraber, içki içip, söyleşip,eğlenirken düşünmekte zorlanıyorum.


Zenobia nın şehri Palmira 1. yüzyılda kurulup yaklaşık 250 yıl ömrü olan bir şehir. Kendi Tanrıları olan tipik bir Roma şehri olmanın yanı sıra, rafine ve zengin bir yaşama sahip kendi tarzını ve felsefesini yaratmayı başarabilen bir kent. Eğer Suriye de sadece tek bir yere gitme şansınız varsa, bu seçiminizi Palmira dan yana kullanmanızı tavsiye ederim. Halen ayakta olan sütunlu yolları, mezarları, tapınakları ile çölde kesinlikle bir vaha.

Zenobia nın resmi Herbert Schmalz dan. Altın zincirlere vurulmuş Roma ya tepeden bakan bir kraliçe

Hiç yorum yok: