Bunlar turistlere göre eğlenceler diyen, Juha’yı geride bırakıp, Şelal ile heyecan içinde ilk safarimize doğru yola çıktık. Safari de bineceğimiz kızakların ve geyiklerin bulunduğu çifliğe geldiğimizde benim de daha önceden televizyon programlarında ya da hayvanat bahçelerinde gördüğüm bu hayvanı yakından görebilme şansım oldu ancak benim onlarla ilgilendiğim kadar, onlar benle ilgilenmediler, sakin sakin otlamakla meşguldüler. Otlamak derken karda nereden ot buluyorlardı diyeceksiniz. Ren geyikleri kışın karın altından eşeleyerek çıkardıkları bir çeşit yosun yiyorlar. Beslemek için biraz yosun verdiğimde kibar kibar yediler ama sonra gene arkalarını dönüp eşelenmeye başladılar.
Kızaklara oturup, üstümüzü rengeyiği postları ile örttükten sonra, en önde geyiklerden sorumlu geleneksel kıyafetleri gakti içinde bir Sami’nin liderliğinde tıngır mıngır yola koyulduk. Geyikler sakin hayvanlar, hiç itiraz etmeden, olay çıkartmadan sakin sakin birbirlerini takip ederek yol aldılar. Gruptaki en şaşkın bakışlara ve en güzel gözlere sahip benim geyiğimin boynuzları yoktu. Ah zavallı ne olmuş bunun boynuzlarına diye söylenirken, geyiklerin, hem dişilerinin hem erkeklerinin boynuzları olduğunu ve her yıl onların düşüp yerine yenilerinin büyüdüğünü öğrendim. Benim geyiğimin ki gibi genç dişilerin boynuzları ilkbaharda düşermiş.
Güneşin altında parlayan karlar, yeşil ormanlar, buz gibi ama temiz hava herşey çok güzeldi ama bana geyikler bu kızak çekme işinden pek hoşlanmıyorlar gibi geldiği için nedense bir süre sonra bende keyif alamaz oldum. Yüzyıllardır yük ve insan taşımalarına rağmen, fiziksel olarak olsa bile, ruhsal olarak bu işe uygun değiller gibiydi. Bir sonraki gün husky köpekleri ile çıktığımız safaride köpeklerin coşkusunu, heyecanını, bu işten aldıkları zevki gördükten sonra, bu kanım daha da pekişti.
Ren geyiğinin Bronz çağı ile Demir çağı arasında ehlileştirilmeye başlandığı biliniyor. Ren geyiği sürüleri yüzyıllardır Kutup bölgelerinde yaşayan çeşitli halkların en önemli geçim kaynağı olmasına rağmen, bu hayvanlar yarı ehlileştirilmiş olarak kabul edilir. Sütlerinin sağılmasını ve yük taşımayı kabul etmelerine rağmen, esaret altında üreyemedikleri için serbestçe doğada yaşayarak, mevsimlere göre bir yerden bir yere göç ederler. Eskiden bu göçlere sürü sahipleride katılırken, şimdi özellikle Alaska’daki büyük sürü sahipleri, gökyüzündeki uydular yardımı ile sürülerinin hareketlerini takip edebiliyorlarmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder