4 Nisan 2007 Çarşamba

Gidiyorum...

‘ Bir yerde oturup anıların birbiriyle uyum içinde aklımıza düşmesini beklemekle hiçbir şeyi hatırlıyamayız. Onları bulmak ve saklandıkları yerden çıkarmak istiyorsak seyahat etmek zorundayız’
Milan Kundera – Gülüşün ve Unutuşun Kitabı



Bugün akşam uçağı ile Suriye ye uçuyorum. Şam, Bosra, Kanavat,Maalula, Palmira, Hama, Ebla, Halep, Ugarit, Lattakia programdaki duraklar.

Her zaman olduğu gibi hafif bir telaş ve heyecan içinde bavul hazırlayıp, alınacakları tekrar tekrar kontrol ediyorum. Her hava durumuna karşı durulabilecek kıyafetler alındı, telefon, fotoğraf makinesi ve i pod şarj ediliyor, not defterleri, ilaçlar, kozmetikler ve tabiki pasaport ve paralar çantaya konuldu , şimdilik herşey tam gözüküyor...

13 Nisan da bol bol Suriye havadisleri ile görüşmek üzere...

Fotoğraf: Tayland daki bir tapınaktan sunu

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ayşegül hanım bir rastlantı sonucu sitenize ulaştım, çok hoşuma gitti yazılarınız. Ne güzel Evliya Çelebi gibi dünyayı dolaşmışsınız. Ben de gezmeyi çok seviyorum ama dizlerimdeki rahatsızlık artık buna izin vermiyor. Mafsal romatizması başladı. Suriye dönüşü yazılarınızı merakla bekliyorum. Ben de zamanında Hafız Esat döneminde gitmiştim. İsterseniz bir kahve sohbetinde sizinle karşılıklı paylaşabiliriz, tabii nerede oturduğunuzu bilmiyorum. Ben İstanbul Sariyer'de oturmaktayım, şayet siz de İstanbuldaysanız sizi Sarıyer'e davet
etmek isterim. Görüşebilmek dileğiyle.